[zarf]

• Hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde, öyleyse

  Hepsini at bir yana / Bari o günlerin bana / Şiirini söyle tatlı su - Mustafa Seyit Sutüven

[ünlem]

• Keşke

  Bu bari doğru çıksaydı, yazarlığıma geçmişte bir ipucu bulacaktım. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

[kimya]

• Renksiz veya beyaz, sarı, gri renklerde olabilen, sondaz, dolgu vb. alanlarda kullanılan bir mineral, baritin, baryum sülfat Ba(OH)2

[sıfat]

• İçinde barit bulunduran

[isim]

[kimya]

• Barit

[isim]

• Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel

Ata Sözleri ve Deyimler

• barikat kurmak
• barikat yapmak

[sıfat]

• Gerçekten öyle olmadığı hâlde öyle sayılan, saymaca, fiktif

  Kâğıt paranın değeri itibaridir.

[isim]

[müzik]

• Tenor ve bas arasındaki erkek sesi

  Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi. - Cahit Külebi

• Basso ile alto arasında ses veren, pistonlu bir ağız çalgısı türü

[sıfat]

• Açık, göze çarpan, belirgin

  Halk arasında da keder ve sevinç diye iki bariz heyecan olduğuna inanmıştı. - Peyami Safa

[isim]

• Engel

[isim]

• Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları, yan görüşü çizmeye, hazırlamaya veya denetlemeye yarayan örnek

• Motorlu veya motorsuz taşıtların köprü vb. altından rahatça geçebilmeleri için en yüksek boyutları belirten ölçüler

[mimarlık]

• Bir binanın, yöre imar dairesinin öngördüğü azami yüksekliği

[sıfat]

• Bariyeri olan

[isim]

• Bariz olma durumu

[isim]

• Barikatlamak işi

[-i]

• Barikat ile çevirmek, barikat yapmak

[isim]

[bitki bilimi]

• Sarıçalı