[isim]

• Yemek pişirmeyi meslek edinen kimse

  Ben bu aşçı kadar çılgın ve aksi insan görmedim. - Reşat Nuri Güntekin

• Yemek pişirip satan kimse

[halk ağzında]

• Yemek yenilen dükkân, aşevi, lokanta

[isim]

• Taş yontan, satan veya taş ocağından taş çıkaran kimse

  Taşçı Osman Efendi İstanbul'un en ünlü taşçılarından biriydi. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[sıfat]

• Taşı andıran, taş gibi

[bitki bilimi]

• Taşlar ve kayalar üzerinde veya taşlı topraklarda yetişen

[isim]

• İşçi başı

• Çiğ veya pişmiş koyun, kuzu, sığır başı satan kimse

[isim]

• Aşçının yaptığı iş

Ata Sözleri ve Deyimler

• aşçılık etmek

[sıfat]

[argo]

• Palavracı

[isim]

• Karşısındakini bıktırıncaya kadar lafa tutma huyu olan kimse

[isim]

[bitki bilimi]

• Çiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık, haşefe

[isim]

• Taşçı olma durumu

• Her türlü yapıda kullanılacak taşları kesme, biçimlendirme sanatı

[isim]

• Kumaş üreten veya satan kimse

[isim]

• Kumaşçının yaptığı iş

[isim]

• Birlikte çalışan birkaç aşçının başı

• Bir lokanta veya evde yemek pişirmekle görevli kimse

[sıfat]

[askerlik]

• Savaşan, savaş durumunda bulunan, muharip

• İyi veya çok savaşan, savaşkan, cengâver

[isim]

• Savaşa katılan kimse

[isim]

• Aşçıbaşı olma durumu, aşçıbaşının görevi

[isim]

• Savaşçı olma durumu

  Soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi. - Falih Rıfkı Atay