[isim]

• Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği

• Şekerle yapılan ürünlerin hazırlanması veya beklemesi sırasında şekerin ulaştığı koyuluk

Ata Sözleri ve Deyimler

• ağda yapmak

[sıfat]

• Ağdalanmış

[mecaz]

• Bilinmeyen kelimelerden, anlaşılması güç sözlerden oluşan (deyiş)

[mecaz]

• Karmaşık

  Tam bir düşünce denemezdi buna. Sakız gibi uzayan, ağdalı bir düş gibiydi bunlar. - Oktay Rifat

[isim]

[halk ağzında]

• Ayağa vurulan, ipten, ağaçtan veya demirden yapılan köstek

[isim]

• Pekmez yapılan üzüm

[isim]

• `Karnını doyurmak` anlamındaki Bağdat'ı tamir etmek deyiminde geçen bir söz

[sıfat]

• Haksızlığa uğramış (kimse), kıygın

  Büyük bir millet, gururunda, haklarında, tarihinde mağdur ve muzdaripti. - Ahmet Hamdi Tanpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

• mağdur etmek
• mağdur olmak

[isim]

• Ağdırmak işi

[isim]

• Ağdalanmak işi

[-i]

• Ağmasına sebep olmak

• Aşağı inmek, yük veya terazide denge bozularak bir yanı ağır gelmek

  Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

• Bağdamak işi

[isim]

• Şeker, tatlı ve helva yapımında ağda hazırlayan işçi

• Ağda ile vücuttaki fazla tüyleri veya kılları temizlemeyi meslek edinmiş kimse

[nesnesiz]

• Ağda durumuna gelmek, ağdalaşmaya başlamak

  Bunların ağdalanır maç maç öterken sakızı. - Mehmet Akif Ersoy

• Ağda bulaşmak

[isim]

• Ağdalı olma durumu

[-i]

• Birkaç şeyi birbirine geçirerek bağlamak

[mecaz]

• İçinden çıkılmayacak bir duruma getirmek, kördüğüm etmek

[isim]

• Üstünde beyaz benekler bulunan kumaş