[sıfat]

[halk ağzında]

• Alışılandan veya beklenilenden artık verimi olan, bereketli

• Çoğalan, fazlalaşan, artımlı

[isim]

• Birini sevindirmek, mutlu etmek, onurlandırmak, kutlamak için veya anı olarak verilen şey, hediye, dürü

  Sana bir yılbaşı armağanı alacağım. - Ayla Kutlu

• Ödül

  Nobel armağanı.

• Bir bilim adamının emek verdiği dalda onu anmak için hazırlanan bilimsel eser

  Macit Gökberk Armağanı.

[mecaz]

• Bağış, ihsan

  Siz, Tanrı'nın Fransız halkına bir armağanısınız. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

• armağan etmek

[nesnesiz]

• Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek

  Annemi ölmüş gördüm rüyamda / Ağlayarak uyanmışım - Orhan Veli Kanık

• Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak

[-den]

[mecaz]

• Sızlanmak, yakınmak

[-e]

[mecaz]

• Bir duruma üzülmek

  Şu kara bahtıma ağlıyorum.

Ata Sözleri ve Deyimler

• ağlamakla yâr ele girmez
• ağlamak para etmez
• ağlama ölü için, ağla deli için
• ağlamayan çocuğa meme vermezler
• ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın
• ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar
• ağlayanın malı gülene hayretmez
• ağlayıp da gözden mi olayım?
• ağlayıp sızlamak

[isim]

• Ağlanmak işi

[isim]

• Hafif hafif ağlama

  Şehrin dar sokaklarında günlerce ağlantı, inilti işitiliyor. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Ağlatmak işi

  Ağlatmayı geçtik, hiç değilse kendime güldürmeden çalabilsem. - Haldun Taner

[nesnesiz]

• Hayvan, yere yatıp yuvarlanmak

[nesnesiz]

• Beyazlaşmak

  Sakalı ağardı fakat gönlü kocamadı. - Nabizade Nâzım

• Aydınlanmak

  Selim çıkını aldı, güneşte ağaran patika yolunu tuttu. - Halikarnas Balıkçısı

• Rengi solmak

Ata Sözleri ve Deyimler

• ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez

[isim]

• Ağartmak işi

[sıfat]

• Nağmesi olan

[isim]

• Birdenbire başlayan, genellikle kısa süren şiddetli yağmur

  Evvelki gece sağanak başlayınca halazaden sevincinden göbek atıyordu. - Burhan Felek

• Ani, şiddetli veya art arda oluşan hareketler

[isim]

• Burdur iline bağlı ilçelerden biri

[nesnesiz]

• Vücudun bir yeri ağrılı durumda olmak

  Başı ağrımak. Dişi ağrımak.

[isim]

• Ağrıtmak işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık veya koyu kahverengi asklı mantar

• Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı