İçinde Ayna Bulunan Kelimeler

İçinde AYNA olan 43 kelime bulunuyor. İçerisinde AYNA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ayna kelimesinin anlamı nedir? Ayna ile başlayan kelimeler. Ayna ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

12 Harfli Kelimeler

KAYNAŞTIRMAK19, KAYNAKLANMAK15

11 Harfli Kelimeler

KAYNAŞTIRMA18, KAYNAKÇILIK18, KAYNATILMAK15, KAYNANADİLİ15, KAYNAKLANMA14

10 Harfli Kelimeler

KAYNAKÇACI19, AYNASIZLIK18, KAYNAKHANE16, KAYNATILMA14, KAYNATALIK13, KAYNANALIK13

9 Harfli Kelimeler

AYNACILIK16, KAYNAŞMAK15, AYNABAKAR13, UKRAYNALI13, KAYNATMAK12

8 Harfli Kelimeler

KAYNAYIŞ16, KAYNAKÇI14, KAYNAŞIK14, KAYNAŞLI14, KAYNAŞMA14, KAYNAKÇA13, KAYNARCA13, KAYNAKLI11, KAYNAMAK11, KAYNATMA11, KELAYNAK10

7 Harfli Kelimeler

AYNASIZ14, AYNAKOL10, AYNALIK10, KAYNAMA10, KAYNANA9, KAYNATA9

6 Harfli Kelimeler

AYNACI12, KAYNAÇ11, AYNALI9, KAYNAR8, KAYNAK8

5 Harfli Kelimeler

AYNAZ10, MAYNA8

4 Harfli Kelimeler

AYNA6

AYNA (Kelime Kökeni: Farsça āyīne)

[isim]

  • Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat

    Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya? - Orhan Veli Kanık

  • Karagöz oyununda perde
  • Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha

    Kapı kanadının aynası. Çeşmenin aynası.

  • Atların diz kapağı

[sıfat]

[argo]

  • İyi bir durumda, yolunda

    İşimiz ayna.

[mecaz]

  • Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey

    Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır. - Haldun Taner

[denizcilik]

  • Küreğin yassı uç bölümü

[denizcilik]

  • Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün

[denizcilik]

  • Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayna gibi

Birleşik Kelimeler: aynagöz, ayna taşı, ayna tırnağı, döner ayna, boy aynası, cüce aynası, deniz aynası, dev aynası, dikiz aynası, endam aynası, ışık aynası

KAYNAR

[sıfat]

  • Kaynamakta olan

    Bir kaynar su kazanından dışarı fırlar gibi kendini caddenin serin havasına attı. - Peyami Safa

  • Çok sıcak

[isim]

  • Yeni doğum yapmış anneye ve konuklara sunulan tatlı içecek

[isim]

[halk ağzında]

  • Kaynak, pınar

[isim]

  • Kaynarca

KAYNAK

[isim]

  • Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz

    Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bir şeyin çıktığı yer, menşe

    İnanılır kaynaklardan alınan haberlere göre...

  • Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge

    Yabancı bir idare, iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur. - Falih Rıfkı Atay

  • Araştırma ve incelemede yararlanılan belge, referans

    Tapu kayıtları onun XVI. yüzyılda yaşadığını gösteren başlıca kaynaklardandır.

  • Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür
  • İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi

[mecaz]

  • Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi

[fizik]

  • Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer

    Işık kaynağı.

    Isı kaynağı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaynağını (bir şeyden) almak
  • kaynak yapmak

Birleşik Kelimeler: kaynakhane, kaynak kişi, kaynak korozyonu, kaynak makinesi, kaynak suyu, öz kaynak, bağımlı akım kaynağı, buzul kaynağı, elektrik kaynağı, enerji kaynağı, gelir kaynağı, güç kaynağı, haber kaynağı, ilham kaynağı, kesintisiz güç kaynağı, yer altı kaynakları

MAYNA (Kelime Kökeni: İtalyanca maina)

[isim]

[denizcilik]

  • Yelken indirme, fora karşıtı

[argo]

  • Bırakılma, son verilme

    Kavga mayna oldu.

[ünlem]

[denizcilik]

  • `İndir` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

    Martı'ya beş metre kala `mayna!` diye bağrıldı. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mayna etmek

KAYNANA

[isim]

  • Kocaya veya kadına göre birbirlerinin annesi, kayınvalide, hanımanne

    Kaynanasına, her zamanki gibi akşam yemeğine gidiyordu. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar

Birleşik Kelimeler: kaynana ağzı, kaynanadili, kaynana zırıltısı

KAYNATA

[isim]

  • Kocaya veya kadına göre birbirlerinin babası, kayınbaba, kayınpeder, babalık

    Kaynatası belki ısrardan vazgeçer korkusuyla çabucak kabul etti. - Refik Halit Karay

AYNALI

[sıfat]

  • Aynası olan

    Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı. - Peyami Safa

[argo]

  • Parlak yüzlü, yakışıklı, güzel

    Vah vah, aynalı şeydi doğrusu, kayartonun elinden kurtaramadınız. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: aynalı sazan

KELAYNAK

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Leylekgillerden, yeryüzünde yalnız Birecik'te, Fırat vadisini çeviren kayalarda yaşayan, başı tüysüz, uzun gagalı bir kuş (Geronticus eremita)

AYNAKOL

[isim]

  • Bisiklette hareketi arka tekerleğe ulaştıran dişli takımı

AYNALIK

[isim]

[denizcilik]

  • Geminin ve bağlı bulunduğu limanın adı yazılan, düz veya az yuvarlak kıç bölüm

Birleşik Kelimeler: aynalık tahtası

KAYNAMA

[isim]

  • Kaynamak işi

    Kırılan kaval kemiği yeni yeni kaynamaya başladığında arkadaşları ona içkiye devam ederse sakat kalacağını söylediler. - İhsan Oktay Anar

[kimya]

  • Boya filminde hava veya solvent buharının kabarcık durumunda bulunması

Birleşik Kelimeler: kaynama noktası

AYNAZ

[isim]

[halk ağzında]

  • Bataklık

[isim]

[tiyatro]

  • Köy oyunlarını yöneten kimse

KAYNAKLI

[sıfat]

  • Belli bir kaynaktan gelen

    O zaman da bunun egzotik kaynaklı bir ilgi olabileceğini düşünmüştüm. - Adalet Ağaoğlu

  • Kaynak yapılmış

KAYNAMAK

[nesnesiz]

  • Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak

    Su, 100 °C'de kaynar.

  • Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak

    Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. - Tarık Buğra

  • Yerden çıkmak
  • Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak
  • Yara kapanmak, iyileşmek
  • Mayalı bir şey kabarıp köpürmek

    Şıra kaynamış.

  • Mide ekşimek
  • Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmak

    Deniz kaynıyor.

  • Çok miktarda bulunmak

    Burası karınca kaynıyor.

  • Gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmak

    Burada bir iş kaynıyor.

  • Gerektiği gibi yapılamamak

    Lafa daldık, ders kaynadı.

  • Artmak, çoğalmak, yoğunlaşmak

    Gittikçe kaynayıp kabaran bir hiddet, taşmak raddesine gelmiş kelimelerle dudaklarına kadar çıkıp titriyordu. - Halit Ziya Uşaklıgil

  • Coşmak, heyecanlanmak

[mecaz]

  • Bir yerde huzursuzluk, tedirginlik olmak

[argo]

  • Arada kaybolmak

    Değerli bir çalışma kaynadı gibi geliyor bana. - Selim İleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaynayan kazan kapak tutmaz

KAYNATMA

[isim]

  • Kaynatmak işi