İçinde Ayma Bulunan Kelimeler
İçinde AYMA olan 36 kelime bulunuyor. İçerisinde AYMA geçen kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Ayma kelimesinin anlamı nedir? Ayma ile başlayan kelimeler. Ayma ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
15 Harfli Kelimeler
AYMAZLAŞABİLMEK27
14 Harfli Kelimeler
AYMAZLAŞABİLME26
12 Harfli Kelimeler
KAYMAKLANMAK16
11 Harfli Kelimeler
AYMAZLAŞMAK21, SAYMAMAZLIK20, KAYMAKAMLIK16, KAYMAKLANMA15
10 Harfli Kelimeler
AYMAZLAŞMA20, YAYMACILIK20, KAYMAKALTI14
9 Harfli Kelimeler
VARSAYMAK19, HAYMATLOS18, SAYMAZLIK17, SAYMANLIK14
8 Harfli Kelimeler
VARSAYMA18, AYMAZLIK15, KAYMAKÇI15, KAYMAKLI12, KAYMAKAM12
7 Harfli Kelimeler
YAYMACI16, HAYMANA14, SAYMACA14
6 Harfli Kelimeler
CAYMAK12, BAYMAK11, YAYMAK11, SAYMAN10, SAYMAK10, KAYMAK9
5 Harfli Kelimeler
AYMAZ11, CAYMA11, BAYMA10,
4 Harfli Kelimeler
AYMA7
AYMA
- Aymak işi
AYMAK
-
Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak
Bırak gece yarısı hoşbeşi Allah aşkına, aydım artık gidip yatayım. - Sait Faik Abasıyanık
- Gerçeği anlamak
KAYMA
- Kaymak (II) işi
- Herhangi bir nedenle filmin atlaması, görüntünün perdeye veya ekrana tam olarak gelmemesi
Birleşik Kelimeler: anlam kayması, toprak kayması
KAYMAK
- Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema
- Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
- Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka
- Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaymağını almak (veya yemek)
- kaymağı seven mandayı yanında taşır
- kaymak bağlamak (veya tutmak)
- kaymak gibi
Birleşik Kelimeler: kaymakaltı, kaymak kâğıdı, kaymak tabakası, kaymak takımı, kaymak taşı, Afyon kaymağı, kireç kaymağı, nişadır kaymağı
-
Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek
Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı. - Osman Cemal Kaygılı
- Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek
- Durum değiştirmek
-
Anlamı değişmek
Bazen kelimeler başka anlamlara kayar.
- Kurtulmak
- Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak
- Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek
- Cinsel ilişkide bulunmak
Birleşik Kelimeler: kaykaç, kaykay, sinekkaydı
SAYMA
-
Saymak işi, ad, tadat, addetme
Don Luis bir iki rakam daha saymaya hazırlanmıştı ki kahvenin camı arkasından görünen sokakta ani bir kaynaşma oldu. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: sayma sayıları, ritmik sayma, varsayma
SAYMAN
- Bir kurum, kuruluş vb.nin hesap işleriyle uğraşan kimse, muhasebeci, muhasip
SAYMAK
-
Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak
Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
-
Sayıları arka arkaya söylemek
Birden ona kadar saymak.
-
Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek
Artık kışı geçti sayabiliriz.
-
Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek
Her çiçekten bal eyledik / Arıya saydılar bizi - Pir Sultan Abdal
-
Varsaymak, tutmak, farz etmek
Elimi uzatsam benim olacak bir vazoya sırt çevirip başkasına kaptırınca onu benden çalınmış saymak neden? - Haldun Taner
-
Arka arkaya söylemek, sıralamak
Birinin iyiliklerini saymak.
-
Ödemek, peşin vermek
İki bin lira saydı, bana bir küpe aldı. - Memduh Şevket Esendal
-
Geçer tutmak
Bunu saymam, sizi bir gün erkenden beklerim.
-
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye değer vermek, hürmet etmek
Anam babamı nasıl saydı ise ben de kocamı öyle sayacaktım. - Memduh Şevket Esendal
- Önemsemek
-
Gibi görmek, kabul etmek
Arzularını yapmayı belli büyük bir külfet saydığınız bu küçük kalpler, saadetin kapısından girmeden felaketin ortasına yuvarlanıyorlar. - Aka Gündüz
-
Hesaba katmak, dikkate almak
Bundan önce verdiğimi saymıyor musun?
Ata Sözleri ve Deyimler
- say beni, sayayım seni
- sayıp dökmek
- saymakla bitmemek (veya tükenmemek)
Birleşik Kelimeler: adımsayar, bilgisayar, dizüstü bilgisayar, varsaymak
BAYMA
- Baymak işi
YAYMA
- Yaymak işi
-
Yaymacının sattığı şeylerden oluşan sergi
Hırdavat yayması.
BAYMAK
- Yiyecek baygınlık vermek, mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak
- Aldatmak, kandırmak, etki altında bırakmak
- Can sıkıntısı vermek, sıkmak, bunaltmak
YAYMAK
-
Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı. - Necati Cumalı
-
Birçok kimseye duyurmak
Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı. - Refik Halit Karay
-
Çevreye dağılmasına sebep olmak
Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir.
-
Sınırı genişletmek
Tozu yaymak. Lekeyi yaymak.
- Koyun, inek vb.ni otlatmak
- Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak
-
Işık kaynağı, ışığı kendinden dışarıya doğru çeşitli yönlere göndermek
Mumun yaydığı ışık zayıftı.
Birleşik Kelimeler: ısıyayar, sesyayar, sıcaklıkyayar
AYMAZ
- Çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan, sezmeyen (kimse), gözü bağlı, gafil, bilgisiz
CAYMA
- Caymak işi
KAYMAKLI
-
Kaymağı olan
Kaymaklı süt.
-
Üzerine veya içine kaymak konulmuş olan
Kaymaklı çileği yarına kalmaz bahanesiyle tüketti. - Refik Halit Karay
Birleşik Kelimeler: kaymaklı dondurma
KAYMAKAM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾim + maḳām)
-
Bir ilçede devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi, ilçebay
Ama onlar da bu kaymakamın ne çetin ceviz olduğunu henüz bilmiyorlardı. - Ayşe Kulin
- Yarbay