[nesnesiz]

• Kurtarma işi yapılmak veya kurtarma işine konu olmak

[-i]

• Arıtma ihtimali veya imkânı bulunmak

• Arıtmaya gücü yetmek

• Arıtma becerisi bulunmak

[nesnesiz]

• Arınma ihtimali veya imkânı bulunmak

[isim]

• Tasarımlamak işi

[nesnesiz]

• Arıza yapmak, aksaklık göstermek, bozulmak

[isim]

• Yere dikilmiş bir eksen çevresinde döndürülen askılara takılı oyuncak at, uçak vb.nden oluşan bir eğlence aracı

  Kadınlar çocuklarını bayram yerinde bir salıncağa, bir atlıkarıncaya bindirmişlerdi. - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

• Arındırılmak işi

[isim]

• Arılaştırmak işi, özleştirme

[isim]

• Aktarıcının yaptığı iş

[isim]

• Barınabilmek işi

[isim]

• Darılabilmek işi

[isim]

• Kocakarı olma durumu

[mecaz]

• Aksi, suratsız, geçimsiz, yaşlı bir kadın gibi olma

Ata Sözleri ve Deyimler

• kocakarılığı tutmak

[-e]

[-i]

• Karışma işini yaptırmak

[-i]

• İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak

  Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım. - Falih Rıfkı Atay

[-i]

• Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek

  Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın, bir tencereyi karıştırıyor hem de için için ağlıyordu. - Ahmet Kabaklı

[-i]

• Kurcalamak, oynamak

[-i]

• Göz atmak, araştırmak, incelemek

  Saatlerce, istediğim kitapları, divanları, Servetifünun koleksiyonlarını karıştırdım. - Yusuf Ziya Ortaç

[-i]

• Üstünkörü okumak

  Verdiğim cevapları dinlemiyor gibi dalgın, parmaklarıyla bir risaleyi karıştırıyordu. - Halit Ziya Uşaklıgil

• Ayırt edememek, tam olarak seçememek

  Siz düşle gerçeği birbirine karıştırıyorsunuz.

[-i]

• Barınmasını sağlamak

  Gölgesinde bir semti barındıran gürbüz bir çınarın yıldırımla vurulmasına bile güç dayanılır. - İbrahim Alâeddin Gövsa

[isim]

• Aktarıvermek işi