İçinde Arma Bulunan 8 Harfli Kelimeler

İçerisinde ARMA olan 8 harfli 40 kelime bulunuyor. İçinde ARMA olan 8 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Arma ile başlayan 8 harfli kelimeler. arma ile biten 8 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

JANDARMA20, FARMASON17, HARMANCI17, SUVARMAK17, YALVARMA17, BOZARMAK15, PARMAKSI15, ZIBARMAK15, BAŞARMAK14, KOPARMAK14, POLARMAK14, PARMAKLI14, SARMAŞIK14, SARMAŞMA14, ŞIMARMAK14, YAŞARMAK14, ÇIKARMAK13, KIZARMAK13, KARMAŞIK13, KARMAŞMA13, SARMAŞAN13, TOZARMAK13, ARMADURA12, BOLARMAK12, ÇALARMAK12, KUBARMAK12, YARMALIK12, KABARMAK11, KAYTARMA11, MORARMAK11, MARMARİS11, SIRTARMA11, YAKARMAK11, KURTARMA10, KOTARMAK10, KARMALIK10, SARARMAK10, AKTARMAK9, KANTARMA9, KARARMAK9

AKTARMAK

[-e]

[-i]

  • Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek

[-i]

  • Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek
  • Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak
  • Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek
  • İletmek, bildirmek

    Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır. - Haldun Taner

  • Bir kitabı başından sonuna kadar okumak
  • Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak

[-i]

  • Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak

[-i]

[edebiyat]

  • Alıntılamak

    Onun yerine Salâh Birsel'in bir şiirini aktaracağız. - Salâh Birsel

[edebiyat]

  • Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak

[edebiyat]

  • Tür değişikliği yapmak

    Romanı dizi filme aktarmak.

[bilişim]

  • Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak

[teknik]

  • Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek

KANTARMA

[isim]

  • Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç

    Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdir, elinizde esirdir. - Hüseyin Cahit Yalçın

KARARMAK

[nesnesiz]

  • Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak
  • Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak

    Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. - Peyami Safa

  • Ateş sönmeye yüz tutmak

[mecaz]

  • Kederlenmek, canı sıkılmak

[mecaz]

  • Niteliğini yitirmek

    Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu. - Falih Rıfkı Atay

KURTARMA

[isim]

  • Kurtarmak işi

Birleşik Kelimeler: kurtarma aracı, kurtarma gemisi, kurtarma kazısı

KOTARMAK

[-i]

  • Pişen yemeği başka kaba boşaltmak

    İki kız kardeş güle söyleye sofralarını hazırlayıp yemeklerini kotardılar. - Memduh Şevket Esendal

  • Hazırlamak

[mecaz]

  • Bir işi tamamlamak, bitirmek

[mecaz]

  • Üstesinden gelmek

    Yeter ki o beni içeri sokabilsin ve ben bu röportajı kotarayım. - Ayşe Kulin

KARMALIK

[isim]

  • Karma olma durumu

    Meclisin bütün karmalığı bu yuvarlak sofranın etrafında idi. - Falih Rıfkı Atay

SARARMAK

[nesnesiz]

  • Sarı olmak, rengi sarıya dönmek

    Sigaradan sararmış dişleriyle dolgun dudaklarını kemiriyor. - Ahmet Ümit

  • Korku, üzüntü, coşku vb. sebeplerle yüzün rengi solmak

    İnim inim inleyerek sağa sola dönerken rengi büsbütün sararıyor. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sararıp solmak

KABARMAK

[nesnesiz]

  • Ağırlığı artmadan hacmi büyümek

    Ekmek iyi kabardı.

  • Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak

    Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur. - Reşat Nuri Güntekin

  • Niceliği artmak, büyümek

    Masraf kabardı.

  • Şişmek, genişlemek

    İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi. - Peyami Safa

  • Hayvanların tüyleri dikilmek
  • Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak

    Bu kumaş çabuk kabardı.

  • Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak

    Masanın kaplaması kabardı.

    Dolabın boyası kabardı.

  • Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak

[mecaz]

  • Bulanmak

[mecaz]

  • Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek

    Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır. - Necati Cumalı

[-e]

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak

[mecaz]

  • Böbürlenmek, gururlanmak

    Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu. - Ömer Seyfettin

KAYTARMA

[isim]

  • Kaytarmak işi

    Kaytarmaya kalkıştım mı öfkeleniyor, çıkışıyor bana. - Tomris Uyar

MORARMAK

[nesnesiz]

  • Mor bir renk almak
  • Herhangi bir sıkıntı, darbe veya hastalıkla vücudun bir yeri mor renk almak

    Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]

  • Herhangi bir söz ve davranıştan bozulmak

[mecaz]

  • Mahcup olmak

MARMARİS

[isim]

  • Muğla iline bağlı ilçelerden biri

SIRTARMA

[isim]

  • Sırtarmak (I), (II) işi

YAKARMAK

[-e]

  • Israrlı bir biçimde istemek, yalvarmak

    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider - Cahit Sıtkı Tarancı

  • Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek

Birleşik Kelimeler: yalvarış yakarış

ARMADURA (Kelime Kökeni: İtalyanca armatura)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha

BOLARMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Bol duruma gelmek