İçinde Arama Bulunan Kelimeler

İçinde ARAMA olan 21 kelime bulunuyor. İçerisinde ARAMA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Arama kelimesinin anlamı nedir? Arama ile başlayan kelimeler. Arama ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

YARAMAZLAŞMAK23

12 Harfli Kelimeler

YARAMAZLAŞMA22, KARAMANLILIK15

11 Harfli Kelimeler

KARAMANDOLA15

10 Harfli Kelimeler

PARAMARİBO18, YARAMAZLIK17, MORKARAMAN13

9 Harfli Kelimeler

YARAMAZCA18, YARAMAMAK13, KARAMANLI11, AKKARAMAN10

7 Harfli Kelimeler

YARAMAZ13, YARAMAK10, KARAMAN8, KARAMAK8, TARAMAK8

6 Harfli Kelimeler

YARAMA9, ARAMAK7, KARAMA7, TARAMA7

5 Harfli Kelimeler

ARAMA6

ARAMA

[isim]

  • Aramak işi, taharri

    Ankara'ya döner dönmez iş aramayı düşünüyordum. - Adalet Ağaoğlu

[hukuk]

  • Sanığın yakalanması veya suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılan araştırma işlemi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arama yapmak

Birleşik Kelimeler: arama bülteni, arama emri, arama izni, arama kararı, arama motoru, arama ruhsatı, arama tarama, mayın arama tarama gemisi

ARAMAK

[-i]

  • Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak

    Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Araştırmak, yoklamak

    Ceplerini aramak.

  • Ziyarete, hatır sormaya gitmek

    Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran! - Burhan Felek

  • Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek

    Seni çok arıyorum, Ziyacığım. - Cahit Sıtkı Tarancı

  • Önem verip istemek

    Ben böyle şeyleri aramam.

  • Bir kişiyle görüşmek üzere telefon etmek

    Bir adam, mütemadiyen telefonu açıp kapayarak ısrarla bir yeri arıyor. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]

  • Şart koşmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aramakla bulunmaz
  • arayan Mevla'sını da bulur, belasını da
  • arayıp (veya aramak) taramak
  • arayıp da bulamamak
  • arayıp sormak

KARAMA

[isim]

  • Karamak işi

TARAMA

[isim]

  • Taramak işi
  • Balık yumurtası ile yapılan bir meze türü

    Tuzlu bademler, fıstıklar, fındıklar, kızarmış sucuklar, küçük börekler, tarama gibi şeylerden çimleniyorum. - Burhan Felek

[sıfat]

  • Gölgeleri yol yol ve çizgi çizgi olan (resim, harita)

Birleşik Kelimeler: arama tarama, mayın arama tarama gemisi, arazi taraması, sağlık taraması

KARAMAN

[isim]

  • Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Orta Anadolu'da yetiştirilen, kuyruğu iri ve yağlı bir tür koyun

Birleşik Kelimeler: akkaraman, morkaraman, güney karamanı

KARAMAK

[-i]

[halk ağzında]

  • Hor görmek

    Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme - Karacaoğlan

  • Karalamak, kara çalmak, lekelemek
  • Kötülemek, yermek

TARAMAK

[-i]

  • Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek

    Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu. - Yaşar Kemal

  • Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde aramak

    Birdenbire uzun bir ışık sol tarafımızdaki sırtları taradı. - Halide Edip Adıvar

  • Bir şeyin içindeki gereksiz maddeleri tarak, tırmık vb. ile ayıklamak, taraklamak
  • Taşın yüzünü dişli çelik kalemle işlemek
  • Makineli tüfek vb. ateşli silahlarla sürekli olarak bir yere ateş etmek

[-de]

  • Kafasından geçirmek, belli belirsiz düşünmek

    Belleğimde taradığım yazarların yarısına yakını hastalıklı idiler. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçirmek veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit etmek

    Dergileri taramak.

[mecaz]

  • Dikkatle bakmak, süzmek

[bilişim]

  • Tarayıcı aracılığıyla kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri bilgisayar ortamına aktarmak

[tıp]

  • Hastalıkların kişiler arasındaki seyrini takip edebilmek amacıyla düzenli aralıklarla yapılan inceleme

YARAMA

[isim]

  • Yaramak işi

AKKARAMAN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Orta ve Doğu Anadolu'nun batı kesimlerinde yaygın olarak yetiştirilen, vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve ayaklarında siyah lekeler bulunabilen, kaba karışık yapağılı, yerli bir tür koyun

YARAMAK

[-e]

  • Bir şey yararlı olmak, yarar sağlamak

    Sertleşmeyi bilmeyen bir iyilik, iyilik olmakta ısrar eden bir iyilik neye yarar? - Cemil Meriç

  • Bir iş için uygun olmak, kullanılır olmak
  • Sağlık bakımından elverişli olmak

[mecaz]

  • İşine gelmek

    Seçim barajı bazı partilere yaradı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaramamak
  • yarasın!

KARAMANLI

[isim]

  • Burdur iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

  • Karaman ilinden olan kimse

MORKARAMAN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kızıldan mora kadar değişen renklerde, göz, ağız, burun etrafı daha açık, baş ve ayaklar vücuduna göre daha koyu renkte, kaba karışık yapağılı Doğu Anadolu bölgesi ile kuzeydoğu illerimizde yetiştirilen bir tür koyun

YARAMAMAK

  • gereksiz olmak, boşuna yapılmış olmak

    Ona iyilik yaramaz.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yarasın!

YARAMAZ

[sıfat]

  • Uygun ve yararlı olmayan, bir işe yaramayan
  • Söz dinlemeyen, uslu durmayan, yasaklanan şeyleri yapmakta ayak direyen, haşarı (çocuk), uslu karşıtı

    Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu. - Reşat Nuri Güntekin

  • Çapkın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaramaz olmak

KARAMANLILIK

[isim]

  • Karamanlı olma durumu