İçinde Ar Bulunan 5 Harfli Kelimeler
İçerisinde AR olan 5 harfli 337 kelime bulunuyor. İçinde AR olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Ar ile başlayan 5 harfli kelimeler. ar ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ARPEJ18,
ARENA (Kelime Kökeni: Fransızca arena)
- Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan
- Siyasi çekişmelerin geçtiği yer
ARTER (Kelime Kökeni: Fransızca artère)
- Atardamar
- Trafiği yoğun olan ana yol
ARAKA (Kelime Kökeni: Rumca)
- İri taneli bezelye
ATARİ
- Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü
AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)
- Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
- İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân
İNKÂR (Kelime Kökeni: Arapça inkār)
- Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
- Kabul etmeme, tanımama
Ata Sözleri ve Deyimler
- inkârdan gelmek
- inkâr etmek
İKRAR (Kelime Kökeni: Arapça iḳrār)
- Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme
- Bildirme
-
Benimseme, onama, kabul, tasdik
Sükût ikrardan gelir.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ikrar etmek
- ikrar vermek
KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)
-
Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı
Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver
-
Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm
Yargıç kararı.
-
Bu yargıyı bildiren belge
Mahkeme kararını aldı.
- Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
-
Değişmez olma
Havanın hiç kararı yok.
-
Tam ölçüsünde, ne az ne çok
Yemeğin tuzu karar.
- Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş
Ata Sözleri ve Deyimler
- karara bağlamak
- karara kalmak
- karar almak
- karar altına almak
- karara varmak
- karar bulmak
- kararında bırakmak
- karar kılmak
- karar vermek
Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı
KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)
- Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
-
Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge
Ekmek karnesi. Vapur karnesi.
Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi
KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)
-
Tren
Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu
-
Taşıt dizisi
Otomobil katarı. Yük katarı.
- Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi
Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı
KARNİ (Kelime Kökeni: Fransızca cornue)
- Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap
KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)
-
Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık
- Bir şeyi çevreleyen çizgi
-
Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.
-
Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar. - Memduh Şevket Esendal
- Yan
-
Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
Bir üçgenin kenarları.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kenar (veya kenarını) bastırmak
- kenara atmak
- kenara çekilmek
- kenarda kalmak
- kenar gezmek
- kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar
NARİN (Kelime Kökeni: Farsça nārīn)
-
İnce yapılı, yepelek, nazenin
Narin bir kızcağızın yanındaki boş yere sokuldu. - Osman Cemal Kaygılı
-
İnce
Söğüdün yaprağı narindir narin - Halk türküsü
TARAK
-
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin
- Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
- Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
- Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
- İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
- Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
- Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
Ata Sözleri ve Deyimler
- tarak vurmak
Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı
TARLA
-
Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası
Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı
-
Deniz hayvanlarının çok olduğu yer
İstiridye tarlası. Midye tarlası.
Ata Sözleri ve Deyimler
- tarla açmak
- tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
- tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
- tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı
Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası