[sıfat]

• Tarihsel bir döneme ait olan

  Sofadaki antika yerli saat, ihtiyar göğsü hırlaya hırlaya ağır ölçülü vuruşlarla gece yarısını çaldı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[tarih]

• Antik

[isim]

• Eski çağlardan kalma eser

[isim]

• Mendil, örtü, yatak çarşafı vb. bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılan diş diş süs, sıçandişi

[mecaz]

• Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf, çarliston marka

  Hasılı antika bir herif. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

• antikasını bilmek

[isim]

[fizik]

• Basıncı azaltılmış bir elektrik boşalma tüpünde, katot ışınlarını durdurmak için tüp içerisinde katot karşısına yerleştirilen genellikle metal yaprak

[isim]

[mecaz]

• Tuhaflık

  Kim bilir bu herifin geçmişinde neler neler, ne antikalıklar, ne acayiplikler, ne madrabazlıklar vardı. - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

• Antika eşya, eser satan veya toplayan kimse

  İyi seçmeyi bilen bir antikacı. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Antikalaşmak durumu

[nesnesiz]

• Antika duruma gelmek

[mecaz]

• Tuhaflaşmak, yadırganacak bir duruma gelmek

[isim]

• Antikacının yaptığı iş

[sıfat]

• Kapitalist rejime karşı olan (kimse)

[isim]

• Kapitalizme karşı olma