[isim]

• Militan olma durumu

[isim]

• Asistan, araştırma görevlisi olma durumu

  Asistanlık sınavı.

• Asistanın görevi

[isim]

• Unutkan olma durumu

  Kendisine bir dalgınlık ve unutkanlık gelmiş. - Peyami Safa

[isim]

• Komutanın görevi veya makamı, kumandanlık

  Alay komutanlığına sonradan verdiği raporda patlamayı şöyle anlatacaktır. - Attila İlhan

[isim]

• Okutmanın görevi, lektörlük

[isim]

• Akışkan olma durumu

[ticaret]

• Para ve ticaretle ilgili işlemlerde kullanılabilecek durumda olan satın alma gücü, likidite

[ticaret]

• Kolaylıkla paraya çevrilebilme özelliği fazla olan varlıklar, likidite

[isim]

• Bir şeye alışmış olma durumu, alışkınlık, alışmışlık, alışkı, itiyat, huy, meleke, ünsiyet, yordam

  Yılların verdiği alışkanlıkla, kendimden emin konuşuyorum. - Ahmet Ümit

• Yakınlık, arkadaşlık, ünsiyet

[ruh bilimi]

[felsefe]

• İç ve dış etkilerle hep aynı biçimde gerçekleşmesi sonucu beliren şartlanmış davranış

Ata Sözleri ve Deyimler

• alışkanlığında olmak
• alışkanlık edinmek
• alışkanlık hâline getirmek
• alışkanlıktan (veya alışkanlığından) kopamamak

[isim]

• Balaban olma durumu

[isim]

• Dekadan olma durumu

[isim]

• Kodaman olma durumu

  Kodamanlıkta, zenginlikte gözüm yoktu benim. - Necati Cumalı

[sıfat]

• Ramazan için ayrılmış (yiyecek)

  Ramazanlık güllaç.

[isim]

• Bayağılık

  Sıradanlık her zaman kötülüğü de ardı sıra taşır. - Selim İleri

[isim]

[felsefe]

• Duyu ve irade karşısında anlığın üstünlüğünü ileri süren öğreti, zihniye, entelektüalizm

[isim]

• Atılgan olma durumu, cesaret

  Onun, pişkinlikle karışık atılganlığı bir gerçektir. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Alıngan olma durumu

  Daveti kabul edilmemiş bir devlet reisinin alınganlığı seziliyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu