[isim]

• Ayrıntılarıyla anlatma

[edebiyat]

• Roman, hikâye, masal vb. edebî türlerde bir olay dizisini anlatma biçimi, hikâyeleme, öyküleme, tahkiye

  Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır. - Necati Cumalı

[isim]

• Anlatma işi

• Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir konuyu söz veya yazı ile bildirme, ifade

  Türkçesinde bir tutukluk vardır ama anlatımındaki sıcaklık bütün aksaklıkları bir anda silip yok eder. - Salâh Birsel

[sıfat]

• Anlatı özelliği taşıyan, anlatıyla ilgili

[isim]

• Anlatılmak işi

  Onun bir başka anlamı da bir düşüncenin, bir kuramın soyutça anlatılmasından doğar. - Salâh Birsel

[isim]

• Anlatma işi

  Hocanın sorusuyla annesinin anlatışı karşısında yalnızlığının dipsizliğini bir kere daha ölçmüştü. - Necip Fazıl Kısakürek

[nesnesiz]

• Anlatma işine konu olmak

  Sana nasıl anlatılır / Sensiz hayatın boşluğu - Orhan Seyfi Orhon

[sıfat]

• Düşünce ve duyguyu güçlü ve canlı bir biçimde anlatan

[sıfat]

• Anlatımla ilgili

[isim]

• Anlatılma işi

[isim]

[edebiyat]

• Yalnızca hikâye etmeye ağırlık veren eser

• Dışa vurumcu

[isim]

• Anlatılabilmek işi

[isim]

• Anlatımsal olma durumu

[nesnesiz]

• Anlatılma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Benim kumar oynamamdaki sır, kumar masasındakilere anlatılabilecek bir şey değil. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

[felsefe]

• Dışa vurumculuk

[isim]

• Anlatıvermek işi