[isim]

[edebiyat]

• Bir yazıya başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma, iktibas

[dil bilgisi]

• Başka bir dilden alınmış kelime

[isim]

• Artıp kalan şey, bakiye

• Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, harabe

  Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne. - Necati Cumalı

• İz, işaret

[mecaz]

• Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey

  Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir. - Haldun Taner

[isim]

• Salınma işi

[sıfat]

• Çalınmış olan

  Çalıntı otomobil.

[isim]

• Alıntılamak işi

[sıfat]

• Herhangi bir etkiyle sarsılabilen, sallanabilen

  Salıntılı bir ev.

• Yürüyüşünde iki yana salınan

[isim]

• Alıntılanmak işi

[-i]

[-den]

[edebiyat]

• Bir yazıya başka bir yazarın yazısından cümle veya cümleler almak, alıntı yapmak, aktarmak, iktibas etmek

  Oyundan alıntıladığı bir iki sahne, belleğimizin bize musallat ettiği iz düşümlerden oluşmadır. - Selim İleri

[nesnesiz]

• Alıntılama işine konu olmak

[isim]

• Alıntılanma işi

[isim]

• Alıntılanabilmek işi

[isim]

• Alıntılayabilmek işi