İçinde Alkan Bulunan Kelimeler

İçinde ALKAN olan 17 kelime bulunuyor. İçerisinde ALKAN geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Alkan kelimesinin anlamı nedir? Alkan ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

ÇALKANABİLMEK19

12 Harfli Kelimeler

ÇALKANABİLME18

11 Harfli Kelimeler

BALKANOLOJİ24, ÇALKANTISIZ20

10 Harfli Kelimeler

BALKANOLOG18, ÇALKANTILI15, KALKANDERE12

9 Harfli Kelimeler

ÇALKANMAK13, KALKANCIK13, BALKANLIK12, BALKANLAR11

8 Harfli Kelimeler

ÇALKAN15, ÇALKANTI12, ÇALKANMA12

6 Harfli Kelimeler

BALKAN8, KALKAN6

5 Harfli Kelimeler

ALKAN5

ALKAN (Kelime Kökeni: Fransızca alcane)

[isim]

[kimya]

  • Doymuş alifatik hidrokarbonların genel adı, parafin

KALKAN

[isim]

  • Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık
  • Toplum olaylarında güvenlik görevlilerinin çeşitli saldırı araçlarından kendilerini ve başkalarını korumak için kullandıkları, özel olarak yapılmış korumalık

[mecaz]

  • Koruyucu

    Akbabanın kanatlarından başka kalkanı yoktu galiba. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalkan etmek
  • kalkan olmak

Birleşik Kelimeler: kalkan bezi, kılıçkalkan

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Yan yüzergillerden, büyük, yassı, derisi düğme veya çivi denilen birtakım sivri kemiklerle örtülü, beyaz etli balık, kalkan balığı (Scophtalmus maximus)

Birleşik Kelimeler: kalkan balığı, kalkan böcekleri, çivisiz kalkan

BALKAN

[isim]

  • Sarp ve ormanlık sıradağ

    Podima balkanları içinde bir alandan, bir çalılık içinden Ahmet Efendi'yi çıkarıp getirmişler. - Memduh Şevket Esendal

BALKANLAR

[isim]

  • Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve Trakya'yı içine alan bölge

    Balkanlar, beşe belki altıya, kaç halk sahip çıkarsa o kadara bölünecek. - Necati Cumalı

KALKANDERE

[isim]

  • Rize iline bağlı ilçelerden biri

BALKANLIK

[sıfat]

  • Sıradağlarla kaplı olan (yer)

ÇALKANTI

[isim]

  • Deniz ve gölde dalgalanma

    Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş. - Nazım Hikmet

  • Çalkanmış şey
  • Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp

[mecaz]

  • Coşku

    Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı - Behçet Necatigil

[mecaz]

  • Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum

    Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında. - Çetin Altan

Birleşik Kelimeler: çalkantı sacı

ÇALKANMA

[isim]

  • Çalkanmak işi

    Mehtap âlemiyle bütün Boğaziçi'nin çalkanmasına rağmen bu gecenin bir saz gecesi olacağını mutlaka herkes işitmiş olamazdı. - Abdülhak Şinasi Hisar

ÇALKANMAK

[nesnesiz]

  • Çalkama işine konu olmak
  • Deniz, göl dalgalanmak

    Bu loş ve serin salonların altında Haliç'in denizliğini unutmuş, uslu suyu çalkanır. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[mecaz]

  • Haber, söylenti herkesin ağzında dolaşmak

[mecaz]

  • Coşkunluk, hareketlilik içinde bulunmak

    Herkes, her şey bir bahar sevinci içinde çalkanır durur. - Haldun Taner

KALKANCIK

[isim]

[biyoloji]

  • Tohum içerisinde oğulcuğu besi dokuya bağlayan, onu besin deposundan ayıran ve besin maddelerini emerek oğulcuğa veren zar gibi ince ve kalkan şeklinde bir parça

ÇALKANTILI

[sıfat]

  • Çalkantısı olan

    Dar boğazda deniz gece gündüz çalkantılıdır. - Azra Erhat

[mecaz]

  • Düzensiz, karmakarışık

    Oldukça çalkantılı günler geçirdi, isteklerinin çoğunu gerçekleştirecek zaman bulamadı. - Tomris Uyar

ÇALKANIŞ

[isim]

  • Çalkanma işi

ÇALKANABİLME

[isim]

  • Çalkanabilmek işi

BALKANOLOG (Kelime Kökeni: Fransızca balcanologue)

[isim]

  • Balkanoloji uzmanı

ÇALKANABİLMEK

[nesnesiz]

  • Çalkalanma ihtimali veya imkânı bulunmak