[isim]

[sinema]

[tiyatro]

• Erkek oyuncu

  En pişkin aktörler bile bizim kadar rollerini başaramazlar. - Etem İzzet Benice

[mecaz]

• Herhangi bir olayda etkisi veya katkısı olan kimse

[isim]

• Ahlak

  Artık gemisini kurtaran kaptan olacaktır, aktöre yozlaşması ve çöküntü başlar. - Melih Cevdet Anday

[isim]

[fizik]

• Yakıt olarak çevre havayı kullanan ve pervanelerin yardımı olmaksızın doğrudan doğruya tepki ile çalışan, iki ucu açık boru biçiminde itici

• Bir katalizör yardımıyla kimyasal tepkime yaparak üretim elde edilen endüstri kuruluşu

  Atom reaktörü.

[isim]

• Arkasına römork takılabilen, çift sürmek, yük taşımak vb. işlerde kullanılan motorlu iş makinesi

[sıfat]

• Ahlaki

[isim]

• Aktörün görevi, aktörün yaptığı iş

  Tiyatro ve aktörlük onun için biçilmiş kaftandı. - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

• Yazılmış bir metin üzerinde gereken düzeltmeleri yaparak yazıyı yayıma hazır duruma getiren kimse

• Yazı yazan, bir yazıyı kaleme alan kimse

[isim]

• Etmen

  Bütün hastalıklarda böyle ruh faktörleri bulunabilir. - Peyami Safa

• Etken

[isim]

[sinema]

[tiyatro]

• Başoyuncu (erkek)

  Servet Bey onun başaktörünü de kumpanyaya almayı düşünmektedir. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

[felsefe]

• Ahlakçılık

[isim]

• Traktörle taşıyıcılık yapan kimse

• Traktör kullanan sürücü

  Hatta traktörcü bile traktörünü çıkarmış, onlara katılmıştı. - Haldun Taner

[isim]

• Redaktörün görevi

[isim]

• Başoyunculuk

[isim]

• Traktörcü olma durumu