[-le]

• İlgilenmek

• Gönül bağlamak, yakınlık duymak

• Bir şey çekici gelmek

• Bir şeyden zevk almak

[nesnesiz]

• Sakat duruma gelmek

  Yolda makineler sık sık sakatlanır. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

[kimya]

• Şekerli çözeltilerin dozunu belirleme yöntemi

[isim]

[kimya]

• Bir sıvıda çözelti durumunda bulunan şeker miktarını belirlemeye yarayan alet

[nesnesiz]

• Sakallı duruma gelmek

  Fark, yalnız şurada ki birbirinin kucağında oturan bayram çocukları otuzar, kırkar, ellişer yaş ihtiyarlamışlar, sakallanmışlar. - Reşat Nuri Güntekin

• Sakalı çıkmak

[isim]

• İlgililik

[nesnesiz]

• Makas almak işine konu olmak

  Yanakları sert parmaklarla makaslanmış gibi parça parça kızarıp sararıyor. - Reşat Nuri Güntekin

• Kesilmek

  Bu film makaslanmış.

[isim]

[jeoloji]

• Tabakaların birbiri üstüne veya birbiri ardınca sıralanışı

[-i]

• Tabaka durumuna getirmek

[isim]

[hayvan bilimi]

• Kara tavukgillerden, böcek ve meyve ile beslenen küçük ötücü bir kuş (Saxicola)

[isim]

• Takatsiz olma durumu

  Takatsizlik ve üzüntünün sebep olduğu bir buhrandı bu. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

• takatsizlik duymak

[isim]

[bitki bilimi]

• Keçisakalı

[isim]

• Kaymakam olma durumu

  On sekiz sene kaymakamlık ve mutasarrıflık ettim. - Ömer Seyfettin

• Kaymakamın görevi

• Kaymakamın makamı ve bu makama bağlı resmî dairelerin bütünü

• İlçe, kaza

[isim]

• Makadamlamak işi

[nesnesiz]

• Sakar durumuna gelmek