[isim]

• Antika eşya, eser satan veya toplayan kimse

  İyi seçmeyi bilen bir antikacı. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Aracının yaptığı iş, tavassut

• Aracı olma durumu, vasıta, vasıtalık

  Mustafa Kemal, Ali Fuat'ın aracılığını iyi karşılamamıştı. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

• aracılık etmek

[isim]

[antropoloji]

• Uzaklarda bulunan ve birçok kuşaktan beri görünmeyen birtakım özelliklerin yeni bir kuşakta birden ortaya çıkması, ataya çekme, atavizm

[isim]

• Acılanmak durumu

  Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[sıfat]

• İstila eden (kimse, devlet)

[isim]

• Manitacılıkla para sızdıran dolandırıcı

  Bu Kılçık Nâzım filan, manitacı herifler. - Attila İlhan

[sıfat]

• Çok küçük, minimini

  Teyp, son derece hassas bir kulağa sahip, minnacık bir şey. - Attila İlhan

[zarf]

• Hemen o yerde, olduğu yerde

  Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu. - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Alaycı, müstehzi

[isim]

• Acıtılmak işi

[isim]

• Acınılmak işi

[isim]

• Acılı olma durumu

  Belki bu acılılık fazla kırıcı bir enerjiye karşı bir uyuşturucu ihtiyacından doğdu. - Halide Edip Adıvar

[isim]

• Acıkılmak işi

[isim]

• Küçük el baltası

• Değirmen taşının ortasında bulunan haç biçimindeki alet

[isim]

• Siyasi bir amaca ulaşmak için silahlı mücadele eden gizli topluluk veya örgüte bağlı kimse

  Aynı zamanda birçok komitacı da karınca gibi sokaklara üşüşmüştü. - Ömer Seyfettin