[isim]

• Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi

• Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü

  Bu derginin üç bin abonesi var.

[sıfat]

[mecaz]

• Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

• abone etmek
• abone olmak

[isim]

• Genellikle birçok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı

• Üzerinde deri vb. bant bulunan bir sandalet türü

[ünlem]

• Gemide hareket hâlindeki halatın veya zincirin bir an durdurulması için verilen komut

[isim]

[denizcilik]

• Geminin yan yatması

• Bir serenin yatay durumdan düşey duruma getirilmesi

• Selamlamak için filika küreklerinin yukarıya kaldırılması

• Balığı toplamak için dalyan ağının yukarıya alınması

Ata Sözleri ve Deyimler

• alabora olmak

[isim]

• Baltalama

Ata Sözleri ve Deyimler

• sabote etmek

[isim]

• Abone olma durumu

[sıfat]

• Belirli sayıda abonesi olan

  On bin abonelik telefon santrali.

[isim]

• Araştırmalarda, laboratuvar deneylerinde yardımcı olarak çalıştırılan kimse

  Röntgen hademesi ile laborantı kandırıp bir radyografisini çektirmişti. - Haldun Taner

[isim]

• Bir satıcı veya kamu kuruluşu ile alıcılar arasında yapılan anlaşma, sürdürüm

  Elektrik abonmanı.

• Kent içinde ulaşımı sağlayan otobüslerde para yerine geçen bilet veya kart

• Abone olma durumunu gösteren belge

[isim]

[denizcilik]

• Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması

Ata Sözleri ve Deyimler

• aborda etmek
• aborda olmak

[isim]

[ticaret]

• Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi

  Bir teneke benzin aldık karaborsadan, dayan, dedik. - Orhan Veli Kanık

Ata Sözleri ve Deyimler

• karaborsaya düşmek

[sıfat]

• İki kişinin arasındaki dostluğu veya geçimi bozan (kimse), ara bozucu, ordubozan, fesatçı, fitçi, nifakçı, münafık, müfsit, müzevir

[isim]

[matematik]

• Bir düzlemin odak denen sabit bir noktadan ve doğrultman denen sabit bir doğrudan eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri, yarı kübik

[isim]

• Laborantın işi veya mesleği

[isim]

• Gabon halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

[isim]

• Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya

  Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum. - Ahmet Ümit

• Tuvalet

[mecaz]

• Lokanta, gar vb. yerlerde bu düzenin bulunduğu yer