[isim]

• Kaz, kedi, yılan vb.nin çıkardığı ses

Ata Sözleri ve Deyimler

• tıs kesilmek
• tıs yok

[isim]

[fizik]

• Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji

  Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır.

• Fiziksel bir olaya dayalı, belirli bir ölçü üzerine kurulmuş olan sıcaklık ve soğukluk derecesi

[sıfat]

[fizik]

• Isı ile, sıcaklıkla ilgili, termik

[sıfat]

• Karşıt, ters

  Sizin kadar zıt mizaçlı ikizler görülmemiştir herhâlde. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

• zıddına basmak (veya gitmek)
• zıddı olmak
• zıt gitmek

[isim]

• Deveyi çöktürmek için çıkarılan ses

[sıfat]

• Işıklı

• Işıldayan, parlak

  Şu lokanta camekânında kuyruklarını dikmiş, ışıl gözlü alev menevişli barbunyalar. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]

• Hafif ve ince ağrı

  Fakat her an, her an yine / İçimde aynı sızı - Halit Fahri Ozansoy

[mecaz]

• Ruhsal acı, ızdırap

  Depremlerin acısını, sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[isim]

• Çabukluk, sürat

  Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır. - Falih Rıfkı Atay

• Bir hareketten doğan güç, şiddet

  Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı. - Haldun Taner

• Çaba, güç, gayret, takat

[fizik]

• Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat

Ata Sözleri ve Deyimler

• hız almak
• hızını alamamak
• hızını almak
• hızını kaybetmek (veya yitirmek)
• hız vermek

[isim]

• Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan

  Pantolon zıhı.

• Marangoz işlerinde ince kenar pervazı

• Sayfa çevresine çekilen çizgi

[isim]

• Hafif ışık, ışıntı, parıltı

  Bu kâğıtlara gözleri tuhaf bir ışıltı ile parlayarak baktığına dikkat etti. - Halide Edip Adıvar

• Bir şeyin ışıldarken saçtığı ışık

  Hâlâ yeni bir sır aramakta / Yıldızlar ışıltıyla uzakta - Orhan Seyfi Orhon

[isim]

• Isıtma işi

[sıfat]

• Sızısı olan

  Yazıya geçirmiş olduğu dinmez sızılı aşkı okudukça kendi hayatlarımızın belki başka bir rüyada solumaya koyulduklarını hissediyoruz. - Selim İleri

[isim]

• Sızlanma, yakınma, şekva, şikâyet

  Bizim Aksaray kahveleri bu inilti ve sızıltı ile akşama kadar sızlıyor. - Halide Edip Adıvar

• Hoşnutsuzluk

[sıfat]

• Çabuk, seri, süratli

  Bir akşamüzeri her zamanki hızlı adımlarla geldi. - Ayla Kutlu

[zarf]

• Güç kullanarak

  Hızlı vurmak.

[zarf]

• Çabucak

  Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi. - İhsan Oktay Anar

[mecaz]

• Uçarı, çapkın, hovarda

  Doludizgin, bir bekârlığın tam tadını çıkaran, renkli, değişken, hızlı bir yaşam sürüyordum. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• hızlı sağanak tez geçer
• hızlı yaşamak

[isim]

• Sızma işi