HÜMANİZM ile Oluşan Kelimeler (HÜMANİZM Kelime Türetme)
HÜMANİZM harflerinden oluşan 63 kelime bulunuyor. HÜMANİZM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Hümanizm kelimesinin anlamı nedir? Hümanizm ile başlayan kelimeler. İçinde hümanizm olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
HÜMANİZM19
6 Harfli Kelimeler
MÜZMİN13, MİHMAN12
5 Harfli Kelimeler
MİZAH13, MÜHİM13, HAZİN12, HİZAN12, MİZAN9, MÜMİN9, NİZAM9
4 Harfli Kelimeler
AHİZ11, HİZA11, HAİZ11, HÜMA11, İZAH11, HAMİ9, İMHA9, İHAM9, AZİM8, HAİN8, HANİ8, İNHA8, İMZA8, İZAM8, MİZA8, MAZİ8, ÜMMİ8, İZAN7, NİZA7, NAZİ7
Tümünü Gör
3 Harfli Kelimeler
HAZ10, HAM8, AHİ7, HİN7, HAN7, ZAM7,
2 Harfli Kelimeler
AH6, HA6, AZ5, İZ5, NÜ4, ÜN4, AM3, İM3, Mİ3, MA3, AN2, İN2
AN (Kelime Kökeni: Arapça ān)
-
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika
Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir. - Cemil Meriç
Ata Sözleri ve Deyimler
- anı anına uymamak
- an meselesi
Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı
- İki tarla arasındaki sınır
-
Zihin
An bulanıklığı. An yorgunluğu.
İN
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk
- Mağara
Ata Sözleri ve Deyimler
- in gibi
- İnsan
Ata Sözleri ve Deyimler
- in cin
- in cin top oynamak
- in cin yok
- in misin, cin misin
ANİ (Kelime Kökeni: Arapça ānī)
-
Ansızın yapılan
Ani bir hareketle Çakır'ın omzunu kavradı, öne itti, sonra aynı kuvvetle geri çekip bastırdı, - Tarık Buğra
-
Ansızın ortaya çıkan
Birkaç ay devam eden bu ani hastalık alınan birçok tıbbi tedbirlere rağmen gittikçe ziyadeleşiyordu. - Asaf Halet Çelebi
-
Ansızın, birdenbire
Öyle ani ve haşin çıkmıştı ki bu soru, karşıdaki boş bulunup ismini söyledi. - Elif Şafak
AM
- Dişilik organı
- Amerikyum elementinin simgesi
İM
- İşaret
- Alamet
Birleşik Kelimeler: im bilimi, çizgi im, kesme imi
Mİ (Kelime Kökeni: İtalyanca mi)
- Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti
İMA (Kelime Kökeni: Arapça īmāʾ)
-
Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas
Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen. - Peyami Safa
- Açıkça belirtilmeyen, dolaylı olarak anlatılan şey
Ata Sözleri ve Deyimler
- ima etmek
MAİ (Kelime Kökeni: Arapça māʾī)
- Mavi
NİM (Kelime Kökeni: Farsça nīm)
-
Yarı
Nim resmî.
NAM (Kelime Kökeni: Farsça nām)
-
Ad (I)
Çemberlitaş'ta bir kahvede sizin namınıza bir mektup varmış. - Peyami Safa
- Ün
Ata Sözleri ve Deyimler
- nam almak
- namı nişanı kalmamak
- nam kazanmak
- nam salmak
- nam vermek
Birleşik Kelimeler: bednam, namıdiğer
NÜ (Kelime Kökeni: Fransızca nu)
- Çıplak
- Çıplak resim
ÜN
- Ses
-
Herkesçe bilinme, tanınma durumu, san, şöhret, şan
O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze. - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- ün almak (veya kazanmak veya salmak veya yapmak)
- üne kavuşmak
MİM (Kelime Kökeni: Arapça mīm)
- Arap alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı
- Biten bir yazının altına konulan işaret
Ata Sözleri ve Deyimler
- mim koymak (veya yapıştırmak)
- Eski Yunan ve Roma'da yaşamı, töreleri taklit amacı güden komedi türü
- Bir oyuncunun herhangi bir davranış veya duyguyu yüz ve vücut hareketleriyle anlattığı oyun türü
- Bu türü gerçekleştiren sanatçı
AZ
-
Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı
Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
- Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak
Ata Sözleri ve Deyimler
- aza çoğa bakmamak
- aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
- aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
- az ateş çok odunu yakar
- az bulmak
- az buz olmamak
- az değil
- az gelmek
- az görmek
- az günün adamı olmamak
- azı çoğa saymak (veya tutmak)
- az kaldı (veya kalsın)
- az kaz, uz kaz, boyunca kaz
- az olsun, uz olsun
- az söyle, çok dinle
- az tamah çok ziyan getirir
- az veren candan, çok veren maldan
- az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur
Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından
- Azot elementinin simgesi
İZ
-
Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare
Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti
Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare
Cinayet izleri.
-
Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser
O çağ uygarlığından iz kalmadı.
- Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit
Ata Sözleri ve Deyimler
- iz bırakmak
- izi belirsiz olmak
- izinden yürümek
- izine basmak
- izine dönmek
- izine düşmek
- izine uymak
- izini düşürmek
- izini kaybetmek
- izi silinmek
- iz sürmek
Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi