HUYSUZLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

HUYSUZLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 28 kelime bulunuyor. 6 harfli HUYSUZLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HUYSUZ18, HAYLAZ15, ŞUHLUK15, MAŞLAH14, UYUŞMA14, HAŞLAK13, KUMSUZ13, MAHSUL13, MAHLUK12, MAHLAS12, YAZMAK12, YAŞMAK12, MAŞUKA11, UYULMA11, UZAMAK11, UYUMAK11, ULAŞMA11, MUSLUK10, SAYMAK10, YASMAK10, KUMSAL9, SULAMA9, SAYKAL9, ULUMAK9, LUSAKA8, MASLAK8, SALMAK8, ULAMAK8

MASLAK (Kelime Kökeni: Arapça maṣlāḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Sürekli su akan boru

    İlerideki maslaktan su doldurmaya giden simsiyah bir zenci kızının yakasından asıldı. - Osman Cemal Kaygılı

  • Boruları aşırı basınçtan korumak amacıyla su yolu üzerinde yapılan içi su dolu hazne
  • Büyük yalak

SALMAK

[-e]

[-i]

  • Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek

    Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - Ercüment Ekrem Talu

  • Yollamak, göndermek

    Bununla beraber peşine adam salmak gerekir. - Aka Gündüz

  • Koymak, katmak

    Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız. - Refik Halit Karay

  • Sürmek

    Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Uğratmak

    Başını derde salmak.

  • Vergi yüklemek

    Ona elli bin lira salmışlar.

  • Üzerine yürütmek

    Tazıyı tavşana salmak.

[-e]

  • Saldırmak

    Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - Memduh Şevket Esendal

  • Sarkıtmak

    Soğutmak için kuyuya su kabı saldı.

[denizcilik]

  • Gemi demir üzerinde dört yana dönmek

[-i]

[mecaz]

  • Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek

Birleşik Kelimeler: salıvermek, salıverilmek

ULAMAK

[-e]

[-i]

  • Eklemek, katmak, ilave etmek

KUMSAL

[isim]

  • Kumu olan yer

    Yolun neresi kayalık, neresi kumsal hep ezbere bilirdi. - Halikarnas Balıkçısı

  • Denize, göle vb. yerlere girilebilen genellikle kumluk alan, deniz hamamı, kumbaşı, plaj

    Deminden beri sözü edilen bu kumsal neydi? - Azra Erhat

[sıfat]

  • Kumlu

    Kumsal toprak.

SULAMA

[isim]

  • Sulamak işi
  • Arklar veya savaklar yardımı ile su akıtarak herhangi bir toprak bölgesini kuraklıktan kurtarma

SAYKAL (Kelime Kökeni: Arapça ṣayḳal)

[isim]

[eskimiş]

  • Maden, ayna vb. nesneleri parlatmak için kullanılan cila
  • Cilalamakta kullanılan araç
  • Bu cilayı yapan kimse

ULUMAK

[nesnesiz]

  • Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak

    Geceleyin çakallar etrafta dolaşır, ulurlardı. - Sait Faik Abasıyanık

  • İnsan iniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak

    Boğazında acı bir yumru, gözleri kupkuru, yüzükoyun mutfağın taşlarına kapandı, uludu. - Halide Edip Adıvar

MUSLUK (Kelime Kökeni: Arapça maslūk)

[isim]

  • Takıldığı boru veya kabın içindeki akışkanı, istenildiğinde akıtabilecek bir düzende yapılmış açılır kapanır alet

    Ben suratımı buruşturdukça, bir yaz öğlesinde yarı açık kalmış bir musluktan akarak ak mermer bir yalakta şarkı söyleyen serin bir su gibi gülsün o! - Nazım Hikmet

  • El yıkamaya yarayan yer, lavabo

    Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: rakorlu musluk, hava musluğu, lavabo musluğu, yangın musluğu

SAYMAK

[-i]

  • Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak

    Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Sayıları arka arkaya söylemek

    Birden ona kadar saymak.

  • Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek

    Artık kışı geçti sayabiliriz.

  • Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek

    Her çiçekten bal eyledik / Arıya saydılar bizi - Pir Sultan Abdal

  • Varsaymak, tutmak, farz etmek

    Elimi uzatsam benim olacak bir vazoya sırt çevirip başkasına kaptırınca onu benden çalınmış saymak neden? - Haldun Taner

  • Arka arkaya söylemek, sıralamak

    Birinin iyiliklerini saymak.

  • Ödemek, peşin vermek

    İki bin lira saydı, bana bir küpe aldı. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Geçer tutmak

    Bunu saymam, sizi bir gün erkenden beklerim.

[mecaz]

  • Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye değer vermek, hürmet etmek

    Anam babamı nasıl saydı ise ben de kocamı öyle sayacaktım. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Önemsemek

[mecaz]

  • Gibi görmek, kabul etmek

    Arzularını yapmayı belli büyük bir külfet saydığınız bu küçük kalpler, saadetin kapısından girmeden felaketin ortasına yuvarlanıyorlar. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Hesaba katmak, dikkate almak

    Bundan önce verdiğimi saymıyor musun?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • say beni, sayayım seni
  • sayıp dökmek
  • saymakla bitmemek (veya tükenmemek)

Birleşik Kelimeler: adımsayar, bilgisayar, dizüstü bilgisayar, varsaymak

YASMAK

[-i]

[halk ağzında]

  • Yayın kirişini gevşetmek

    Felek benim kurulu yayım yastı / Her köşebaşında yolumu kesti - Pir Sultan Abdal

  • Düz duruma getirmek

MAŞUKA (Kelime Kökeni: Arapça maʿşūḳa)

[isim]

[eskimiş]

  • Sevilen, âşık olunan kadın

    Demek hamal Mehmet'in, sürücü Ahmet'in maşukalarına yaptıklarını sen de bana yapacaksın? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

UYULMA

[isim]

  • Uyulmak işi

UZAMAK

[nesnesiz]

  • Uzun duruma gelmek, boyu büyümek

    Kısa boylu Japon cinsi bile sporla üç parmak uzadı. - Ahmet Haşim

  • Çok zaman tutmak, uzun sürmek

    Yılan masalı gibi uzadı gitti bu iş. - Azra Erhat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uza!

Birleşik Kelimeler: uzun uzadıya

UYUMAK

[nesnesiz]

  • Uyku durumunda olmak
  • İlaç etkisiyle ağrı duymayacak kadar derin uykuya dalmak

    Hasta uyuyunca ameliyata alınacak.

[mecaz]

  • İşlem görmemek, durgun kalmak, el sürülmemek

    Bu eski gururu ta canevinde uyurmuş meğer. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Çevresindeki olayları fark etmemek, görmemek

    Ben de sizler gibi adam olurdum, okurdum; okumak bilsem okurdum da uyumazdım. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uyuyan yılanın kuyruğuna basmak

ULAŞMA

[isim]

  • Ulaşmak işi

    On yedinci yüzyıldan beri Batı Yeni Çağa ulaşma yolundadır. - Falih Rıfkı Atay