HUKUKÇULUK ile Oluşan Kelimeler (HUKUKÇULUK Kelime Türetme)

HUKUKÇULUK harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. HUKUKÇULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hukukçuluk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

10 Harfli Kelimeler

HUKUKÇULUK21

7 Harfli Kelimeler

HUKUKÇU17, UÇUKLUK13

5 Harfli Kelimeler

HUKUK11

4 Harfli Kelimeler

UÇLU9, UÇUK9, KULU6

3 Harfli Kelimeler

ÇUL7, ULU5, KUL4

2 Harfli Kelimeler

HU7, UÇ6

KUL

[isim]

  • Tanrı'ya göre insan

    Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.

[tarih]

  • Köle

    Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar

[tarih]

  • Karavaş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kula kul olmak
  • kul etmek
  • kul köle olmak
  • kul kusursuz olmaz
  • kul olmak
  • kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
  • kulunuz

Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu

ULU

[sıfat]

  • Erdemleri bakımından çok büyük, yüce

    Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur. - Reşat Nuri Güntekin

  • Çok yüksek, çok büyük olan (şey)

    Dökülen meyvelerinden fazla, açılmış çiçekleri bulunan bir ulu ağaç. - İbrahim Alâeddin Gövsa

KULU

[isim]

  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

  • Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası

    Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz

  • Bir şeyin baş veya son noktası
  • Bir şeyin kenarı

    Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. - Refik Halit Karay

  • Dış kenar, periferi
  • Bir uzaklığın son noktası

    İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir şeyin başı, tepesi
  • Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde

[sıfat]

  • Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem

[tarih]

  • Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ucu (herhangi birine) dokunmak
  • ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
  • ucu bucağı yok (veya kayıp)
  • ucunda (bir şey) bulunmak
  • ucundan tutmak
  • ucunu bulmak
  • ucunu kaçırmak
  • ucu ortası belli olmamak
  • uç vermek

Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu

ÇUL (Kelime Kökeni: Arapça cūl)

[isim]

  • Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma

    Geceleri Ali, bir çula bürünerek yatıyordu. - Ömer Seyfettin

  • Kıldan veya yünden yapılmış hayvan örtüsü

    Ata çul örtmek.

[eskimiş]

  • Tekke mensuplarının büründüğü örtü

[teklifsiz konuşmada]

  • Giyim, giysi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çul içinde arslan yatar
  • çulu düzmek (veya düzeltmek)

Birleşik Kelimeler: çul çaput, çultutmaz

HU (Kelime Kökeni: Arapça hū)

[isim]

  • Tanrı

[ünlem]

  • `Neredesin, bana bak` anlamlarında, genellikle kadınlar tarafından kullanılan bir seslenme sözü

[eskimiş]

  • Dervişler arasında kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hu çekmek (veya demek)

UÇLU

[sıfat]

  • Ucu olan, ucu çıkan

    Bu iki uçlu davanın ise bence bir tek hedefi vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Filtreli (sigara)

UÇUK

[sıfat]

  • Uçmuş, soluk

    Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

  • Açık (renk)

    Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık. - Peyami Safa

  • Hafif, belirsiz

    Ruhsar Hanım uçuk bir gülümsemeyle kapıya süzüldü gitti, birkaç saat içinde birkaç yıl daha yaşlanıvermiş kadıncağız. - Attila İlhan

[mecaz]

  • Abartılı, çok yüksek, çok fazla

[mecaz]

  • Deli dolu

Birleşik Kelimeler: uçuk kaçık

[isim]

[tıp]

  • Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık

HUKUK (Kelime Kökeni: Arapça ḥuḳūḳ)

[isim]

  • Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze

    Hukuk daima âdetlerin peşinden gider, önüne geçmez. - Peyami Safa

  • Bu yasaları konu alan bilim

    Kaldı ki böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü

    Hukuk davası. Hukuk mahkemesi.

  • Haklar

    Hukukumdan vazgeçmem.

[mecaz]

  • Ahbaplık, dostluk

    Hukukumuz doktor hasta ilişkisinden daha önemlisi kişiseldir, eski dostuz. - Aydın Boysan

Birleşik Kelimeler: asliye ceza mahkemesi, asliye hukuk mahkemesi, sulh hukuk mahkemesi, pozitif hukuk, tabii hukuk, yazılı hukuk, aile hukuku, amme hukuku, ceza hukuku, deniz hukuku, hava hukuku, idare hukuku, İslam hukuku, kamu hukuku, kilise hukuku, teamül hukuku, toprak hukuku, usul hukuku, uzay hukuku

UÇUKLUK

[isim]

  • Uçuk olma durumu

    Gözlerinin rengi fark edilemeyen uçukluğu beni titretti. - Hüseyin Cahit Yalçın

HUKUKÇU

[isim]

  • Hukuku meslek edinen, hukukla uğraşan kimse

    Görsün bir hukukçuyu başından savmak kolay mı imiş! - Memduh Şevket Esendal

HUKUKÇULUK

[isim]

  • Hukukçunun yaptığı iş