HRİSTİYANLAŞMAK Harflerini İçeren 9 Harfli Kelimeler

HRİSTİYANLAŞMAK harflerini içeren 9 harfli 25 kelime bulunuyor. 9 harfli HRİSTİYANLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAŞLANMAK17, HAŞLATMAK17, ŞAHLANMAK17, HRİSTİYAN16, AHLAKİYAT15, TİMSAHLAR15, YAŞLANMAK15, YAŞARTMAK15, HARAMİLİK14, HARLATMAK14, NİKAHLAMA14, RASTLAŞMA14, ANTLAŞMAK13, İNATLAŞMA13, KARTLAŞMA13, ŞARTLANMA13, ŞARTLAMAK13, TAŞLANMAK13, YASLANMAK13, İSKALARYA12, LİSANİYAT12, LAMİNARYA12, RASTLANMA11, RASTLAMAK11, KİRALANMA10

KİRALANMA

[isim]

  • Kiralanmak işi

RASTLANMA

[isim]

  • Rastlanmak işi

    Ara sıra daha eski dil hususiyetlerine rastlanması tabiidir. - Fahir İz

RASTLAMAK

[-e]

  • Bir kimse ile karşı karşıya gelmek, karşılaşmak, rast gelmek, tesadüf etmek

    Hava kararmaya başladığında, mezarlıkta sadece bir kişiye rastladı. - İhsan Oktay Anar

  • Herhangi bir şeyle karşı karşıya gelmek

    Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde. - Cemil Meriç

  • Atılan şey hedefi bulmak, rast gelmek

    Taş cama rastladı.

İSKALARYA (Kelime Kökeni: İtalyanca scalare)

[isim]

[denizcilik]

  • Çarmıhların halat basamakları

LİSANİYAT (Kelime Kökeni: Arapça lisāniyyāt)

[isim]

[eskimiş]

  • Dil bilimi

LAMİNARYA (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Bütün denizlerde yetişen, sarı veya esmer renkte, emici köklerle kayalara tutunan, uzun şeritler durumunda bir deniz yosunu (Laminaria)

ANTLAŞMAK

[nesnesiz]

[-le]

  • Antlaşma yapmak, ahitleşmek

İNATLAŞMA

[isim]

  • İnatlaşmak işi

    Muhtarla hiç aram yoktu, babamın sağlığından beri sürüp gelen bir inatlaşma vardı. - Mustafa Kutlu

KARTLAŞMA

[isim]

  • Kartlaşmak işi

ŞARTLANMA

[isim]

  • Şartlanmak işi, koşullanma

ŞARTLAMAK

[-i]

  • Kirlenmiş sayılan bir şeyi en az üç, en çok kırk kez sudan geçirip kirli sayılmaktan kurtarmak

TAŞLANMAK

[nesnesiz]

  • Taşlama işi yapılmak
  • Taşa tutulmak

Birleşik Kelimeler: taşlanmış ipek, taşlanmış kot

YASLANMAK

[nesnesiz]

  • Dayanmak

    Sıcakça ben ona, o bana yaslanıyorduk. - Halikarnas Balıkçısı

[mecaz]

  • Güvenmek

[nesnesiz]

  • Yasa bürünmek, yas içinde olmak

HARAMİLİK

[isim]

  • Hırsızlık, haydutluk

HARLATMAK

[-i]

  • Ateşi kuvvetlendirmek, alevlendirmek

    Şerefimize sobaya bir iki odunla bir kucak çalı atıp harlattılar. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

  • Coşkunluk vermek, canlandırmak

    Millî Mücadele'de aç ve çıplak insanlarımızın yüreğinde alevler harlatmak için tek bir kıvılcım yetmişti. - Aydın Boysan