HOŞGÖRÜSÜZLÜK Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

HOŞGÖRÜSÜZLÜK harflerini içeren 3 harfli 39 kelime bulunuyor. 3 harfli HOŞGÖRÜSÜZLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖZ16, GÖL13, GÖK13, SÖZ13, GÜZ12, KÖZ12, HOŞ11, ÖLÜ11, ÖRÜ11, KÖS10, LÖS10, ÖRS10, SÖR10, GÜL9, GÜR9, HÜR9, KÖR9, LÖK9, ÖRK9, GOL8, HOR8, HOL8, ORG8, ZÜL8, KOZ7, LOŞ7, ŞOR7, ŞOK7, ZOR7, KÜS6, KÜL5, KÜR5, LÜK5, SOL5, KOL4, KOR4, LOR4, LOK4, ROL4

KOL

[isim]

[anatomi]

  • İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
  • Giyside vücudun bu bölümünü saran parça

    Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça

[anatomi]

  • Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü

[bitki bilimi]

  • Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal

[müzik]

  • Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
  • Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça
  • Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım, şube, branş

    Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları.

[tarih]

  • Karakol

    Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi. - Refik Halit Karay

  • İş takımı, ekip, grup

    Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[askerlik]

  • Kanat

    Sağ kol. Sol kol.

  • Dizi, düzen

    Yürüyüş kolu.

[denizcilik]

  • Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kola çıkmak
  • kol atmak
  • kol gezmek
  • kol kanat olmak (veya germek)
  • kolları kopmak
  • kollarını açmak
  • kollarının arasına almak
  • kollarını sallaya sallaya gelmek
  • kolları sıvamak
  • kolu kanadı kırılmak
  • koluna girmek
  • koluna kuvvet
  • kolunda altın bileziği olmak
  • kol uzatmak
  • kol vermek
  • kol vurmak

Birleşik Kelimeler: kolağası, kol ağzı, kol akımı, kol bağı, kolbastı, kolbaşı, kol böreği, kol değirmeni, kol demiri, kol emekçisi, kol kapağı, kol kemiği, kol kola, kol nizamı, kol saati, beşinci kol, çift kol, eğitsel kol, kafakol, karakol, karpuz kol, ön kol, sağkol, sağ kol, takma kol, kolu uzun, cırcır kolu, çengi kolu, dağ kolu, deve kolu, imdat kolu, iş kolu, kantar kolu, kapı kolu, keşif kolu, kumanda kolu, sürgü kolu, tulumba kolu, vites kolu, yay kolu, yürüyüş kolu, zuhuri kolu

KOR

[isim]

  • İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası

[mecaz]

  • Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert

    Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. - Çetin Altan

[sıfat]

[mecaz]

  • Kırmızı renkli

    Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kor dökmek
  • kor gibi
  • kor gibi yanmak

Birleşik Kelimeler: akkor

LOR (Kelime Kökeni: Farsça lor)

[isim]

  • Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir

    Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: soya loru

LOK (Kelime Kökeni: İngilizce lock)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz

ROL (Kelime Kökeni: Fransızca rôle)

[isim]

[sinema]

[tiyatro]

  • Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı

    Genç bir çocuk yanıma sokuldu, artistliğe hevesliymiş, eğer filmde rol verirsek bedava artistlik yaparmış. - Fikret Otyam

[mecaz]

  • Bir işte bir kimse veya şeyin üstüne düşen görev

    Ev kadını rolünü çok ciddiyetle ele almıştım. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Gerçek olmayan davranış, gösteriş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rol almak
  • rol çalmak
  • rol kesmek
  • rol oynamak
  • rolüne çıkmak
  • rolü olmak
  • rol yapmak

Birleşik Kelimeler: rol çatışması, rol iflası, başrol

KÜL

[isim]

  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim]

[eskimiş]

  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı

KÜR (Kelime Kökeni: Fransızca cure)

[isim]

  • İyi bakım ve ilaç tedavisi

    Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. - Haldun Taner

  • Özel tedavi yöntemi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kür yapmak

[sıfat]

  • İnatçı, hırslı (adam)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kürünü kırmak
  • kürünü öldürmek

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)

[isim]

[eskimiş]

  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası

SOL

[sıfat]

  • Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı

    Sol el. Sol kulak.

[isim]

  • Bu taraftaki yön

    Sola dönmek.

[isim]

  • Sosyalizme yakın görüşte olan grup

[isim]

[spor]

  • Boksta sol yumrukla vuruş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sola kaymak
  • sol eli beklemek
  • sol tarafından kalkmak
  • sol yapmak

Birleşik Kelimeler: sol açık, sol bek, sol eğilimli, sol haf, sol iç, sol şerit, solda sıfır, ortanın solu

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde fa ile la arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

Birleşik Kelimeler: sol anahtarı

[isim]

  • Peru para birimi

KÜS

[sıfat]

  • Dargın

    Bu sınıfta küs çocuklar var.

KOZ (Kelime Kökeni: Farsça gavz, goz)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Ceviz
  • İskambil oyunlarında diğer kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve işaretteki kâğıt

[mecaz]

  • Başarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı

    Başvurduğu bu olağanüstü tabiyede varlığını değil, yokluğunu koz olarak kullanmıştır. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Karşısındakini alt edecek etkili şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koz kırmak
  • kozu kaybetmek
  • kozunu paylaşmak (veya pay etmek)
  • koz vermek

Birleşik Kelimeler: koz helva

LOŞ

[sıfat]

  • Yeterince aydınlık olmayan, yarı karanlık, az ışık alan

    İçeriye doğru gittiler, loş bir köşede, küçük bir masaya yerleştiler. - Halide Edip Adıvar

  • Az aydınlatan (ışık)

ŞOR

[isim]

  • Batı Sibirya'da yaşayan bir Türk topluluğunun adı

ŞOK (Kelime Kökeni: Fransızca choc)

[isim]

  • Ani bir değişiklik sonucunda ortaya çıkan şaşkınlık

    Sinan, şoka uğramış bir hâlde soruyor. - Ahmet Ümit

[sıfat]

  • Şaşırtıcı, alışılmamış, beklenmedik

[ruh bilimi]

  • Kaza, beklenmeyen bir olay, bazı ilaç ve uyuşturucuların yarattığı fiziksel veya ruhsal olarak birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü

Birleşik Kelimeler: şok tedavisi, artçı şok, kültür şoku

ZOR (Kelime Kökeni: Farsça zūr)

[sıfat]

  • Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı

    Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir. - Burhan Felek

[isim]

  • Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık

    Dün gece bütün sinirlerimi bir kâbus işkencesinin zoru altına koyan buhranlı saatler yaşadım. - Etem İzzet Benice

[isim]

  • Yüküm, mecburiyet

    Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu. - Necati Cumalı

[isim]

  • Baskı

    Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi. - Memduh Şevket Esendal

[zarf]

  • Güçlükle

    El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı. - Haldun Taner

[ünlem]

  • `Yapamazsın` anlamında kullanılan bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zora binmek
  • zora gelememek
  • zora koşmak
  • zor gelmek
  • zor kullanmak
  • zor oyunu bozar
  • zoruna gitmek
  • zorunda bırakmak
  • zorunda kalmak (veya olmak)
  • zorun ne?
  • zoru olmak

Birleşik Kelimeler: zor alım, zor bela, zoru zoruna, zar zor, idrar zoru, sidik zoru