HOZAN ile Oluşan Kelimeler (HOZAN Kelime Türetme)

HOZAN harflerinden oluşan 17 kelime bulunuyor. HOZAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hozan kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

HONAZ13, HOZAN13

4 Harfli Kelimeler

HONA9, OZAN8, ZONA8

3 Harfli Kelimeler

HAZ10, OHA8, HAN7, NAZ6, ZAN6, ONA4

2 Harfli Kelimeler

OH7, AH6, HA6, AZ5, ON3, AN2

AN (Kelime Kökeni: Arapça ān)

[isim]

  • Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika

    Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir. - Cemil Meriç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anı anına uymamak
  • an meselesi

Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı

[isim]

[halk ağzında]

  • İki tarla arasındaki sınır

[isim]

  • Zihin

    An bulanıklığı. An yorgunluğu.

ON

[isim]

  • Dokuzdan sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı

[sıfat]

  • Dokuzdan bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • on defa (veya kere)
  • on parmağı boğazında olmak
  • on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
  • on parmağında on kara

Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü

ONA

[zamir]

  • O zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi

    Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ona göre hava hoş

Birleşik Kelimeler: ona buna, sözüm ona

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

NAZ (Kelime Kökeni: Farsça nāz)

[isim]

  • Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış, cilve, eda
  • İsteksiz gibi görünerek yalvartmak amacıyla yapılan davranış

    Çok naz âşık usandırır.

  • Şımarıkça davranış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • naz etmek
  • nazı geçmek
  • nazına katlanmak
  • nazını çekmek

ZAN (Kelime Kökeni: Arapça ẓann)

[isim]

  • Sanı

    Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu. - Mithat Cemal Kuntay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zan altında bulunmak
  • zannına düşmek

Birleşik Kelimeler: zannetmek, zanneylemek, zannolunmak, hüsnüzan, suizan

AH

[isim]

  • İlenme, beddua

[ünlem]

  • (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz

    Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[ünlem]

  • (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz

    Ah başım!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ah alan onmaz
  • ah almak
  • ah çekmek
  • ah etmek
  • ahı çıkmak
  • ahını almak
  • ahını yerde koymamak
  • ahı tutmak
  • ahı yerde kalmamak
  • ah yerde kalmaz

Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah

HA

[ünlem]

  • İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

    Ha göreyim seni! Ha gayret!

  • (ha:) Şaşma anlatan bir söz

    Amma güzel ha! Öyle oldu ha!

  • (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz

    Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum. - Attila İlhan

  • (ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz

    Ha, miralay arzu ederse o başka tabii! - Attila İlhan

[bağlaç]

  • Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

    Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

[bağlaç]

  • Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

    Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

[edat]

[kaba konuşmada]

  • Evet

[teklifsiz konuşmada]

  • (ha:) Soru bildiren bir söz

    Sen de geldin ha?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ha babam (ha)
  • ha babam de babam
  • ha bire
  • ha deyince
  • ha gayret
  • ha şöyle
  • ha şunu bileydin

[kimya]

  • Hahniyum elementinin simgesi

HAN

[isim]

[tarih]

  • Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan

    Kırım hanları. Altın Ordu hanları.

  • Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan

[isim]

[eskimiş]

  • Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı

    Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık. - Faruk Nafiz Çamlıbel

  • Büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • han gibi
  • han hamam sahibi (olmak)
  • han kapısından teğelti atmak

Birleşik Kelimeler: iş hanı, yolgeçen hanı

[isim]

  • Eskişehir iline bağlı ilçelerden biri

OH

[ünlem]

  • Sevinç, beğenme, hayranlık, rahatlama vb. duyguları belirten bir söz

    Oh, hele şükür! Hepsinin ellerinden kurtulduk. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oh çekmek
  • oh demek
  • oh olsun!

OZAN

[isim]

  • Şair

    Felsefe diliyle söylersek her ozan bir fenomendir yani olgudur. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: halk ozanı

ZONA (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

[tıp]

  • Deride, sinirler boyunca, özellikle gövde, bacak ve yüzde birtakım ağrılı fiskelerle beliren, mikroplu bir hastalık

OHA

[ünlem]

  • Büyükbaş hayvanları durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü

[argo]

  • Kaba ve yakışıksız davranışta bulunan kişilere karşı kullanılan söz

HONA

[isim]

[halk ağzında]

  • Erkek sığır

HAZ (Kelime Kökeni: Arapça ḥaẓẓ)

[isim]

  • Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk

    Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti. - Asaf Halet Çelebi

[felsefe]

  • Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma

[müzik]

  • Ezgi

[ruh bilimi]

  • Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku

    Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haz almak
  • haz duymak
  • haz vermek
  • hazzını çıkarmak

Birleşik Kelimeler: hazzetmek