HORTUMLULAR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

HORTUMLULAR harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli HORTUMLULAR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HUMOR12, TOHUM12, HUMAR11, HURMA11, HULUL11, HAMUR11, HAMUT11, MUHAT11, MUHAL11, MAHUT11, MAHUR11, MATUH11, RUHLU11, HURRA10, LAHUT10, MUTLU8, OLURU8, TORUM8, TULUM8, ULUMA8, ARMUT7, MURAT7, MORAL7, MOLLA7, MALUL7, MARUL7, ORTAM7, TOMAR7, TORUL7, LORTA6

LORTA (Kelime Kökeni: İtalyanca lorta)

[isim]

  • Ayakkabı kalıbının çapı

    Baş lorta. Orta lorta. Aşağı lorta.

ARMUT (Kelime Kökeni: Farsça emrūd)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, çiçekleri beyaz, Türkiye'nin her yerinde yetişen bir ağaç (Pirus communis)

[bitki bilimi]

  • Bu ağacın tatlı ve sulu, yumuşak, ufak çekirdekli meyvesi

    Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat]

[argo]

  • Çok bön, çok aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • armudun iyisini (dağda) ayılar yer
  • armudun önü, kirazın sonu
  • armudun sapı var, üzümün (veya kirazın) çöpü var demek
  • armudu soy ye, elmayı say ye
  • armut dalının dibine düşer
  • armut gibi
  • armut piş ağzıma düş!

Birleşik Kelimeler: armut hoşafı, armut kabağı, armut kompostosu, armut kurusu, armut top, akça armudu, Amerikan armudu, bey armudu, çakal armudu, dağ armudu, deveci armudu, Hint armudu, Japon armudu, yaban armudu

MURAT (Kelime Kökeni: Arapça murād)

[isim]

  • İstek, dilek
  • Amaç, erek, gaye

    Günlerdir gelip bizimle sohbet ediyorsun. Muradın nedir? - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • murada (veya muradına) ermek
  • muradı gözünde kalmak
  • murat almak
  • murat etmek

MORAL (Kelime Kökeni: Fransızca morale)

[isim]

  • Bir insanın ruhsal gücü, manevi güç, maneviyat

    Morali bozuk bir insan.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • moral bulmak
  • morali bozulmak
  • moralini bozmak
  • moral vermek

Birleşik Kelimeler: moral çöküntüsü, moral eğitimi, moral eğitim merkezi

MOLLA (Kelime Kökeni: Arapça mevlā)

[isim]

[tarih]

  • Büyük kadı

    Mısır mollası.

  • Medrese öğrencisi
  • Büyük bilgin

[mecaz]

  • Dinî yönü ağır basan kimse

Birleşik Kelimeler: nanemolla

MALUL (Kelime Kökeni: Arapça maʿlūl)

[sıfat]

  • Sakat (kimse)

    Ben belki artık malulüm belki ömrümün sonuna kadar böyle kalacağım. - Nazım Hikmet

  • Hasta (kimse)

Birleşik Kelimeler: malul gazi, harp malulü

MARUL (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Birleşikgillerden, geniş ve uzun olan yeşil yaprakları taze olarak yenilen bir bitki (Lactuca sativa)

    Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor. - Yusuf Atılgan

Birleşik Kelimeler: acı marul, kıvırcık marul, yabani marul, deniz marulu, eşek marulu, yağ marulu

ORTAM

[isim]

  • Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü

    Şu dehşet ortamının altında koskoca bir yalnızlar dünyası yatıyor. - Adalet Ağaoğlu

  • Bir topluluğun veya toplulukların hareket alanı, platform

[mecaz]

  • Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü

    Sanat ortamı. Çalışma ortamı.

[ruh bilimi]

  • Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ortama ayak uydurmak
  • ortama uymak
  • ortam yaratmak

Birleşik Kelimeler: çoklu ortam, ekolojik ortam, iletişim ortamı, kültür ortamı, veri ortamı

TOMAR (Kelime Kökeni: Arapça ṭūmār)

[isim]

  • Dürülerek boru biçimi verilmiş deriler veya kâğıtlar

[askerlik]

  • Topun içini silmekte kullanılan, ucu fırçalı çubuk

Birleşik Kelimeler: tomar tomar, bir tomar

TORUL

[isim]

  • Gümüşhane iline bağlı ilçelerden biri

MUTLU

[sıfat]

  • Mutluluğa erişmiş olan, ongun(I), saadetli, bahtiyar, berhudar, mesut

    Beni orada sıcak bir yuva, huzurlu konuklar, mutlu bir kadın bekliyor. - Reha Mağden

  • Mutluluk veren

    Mutlu bir olay.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mutlu etmek (veya kılmak)
  • mutlu olmak

OLURU

[isim]

  • Pazarlıkta olabilecek en düşük fiyat
  • Bir işin yapılabilmesini sağlayacak çıkar yol

TORUM

[isim]

[halk ağzında]

  • Deve yavrusu

TULUM

[isim]

  • Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
  • Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda

    Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin. - Osman Cemal Kaygılı

  • Tüp
  • Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi

    Kardeşimin sırtında kadife tulumu yerine askılı, eski, soluk, paçaları dizlerine kadar inen şortu var. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

[mecaz]

  • Şişman, tombul

    Bir şeyim yok doktor, bu yaşta annem gibi tulum olacak değilim ya! - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tulum çıkarmak
  • tulum çıkmak
  • tulum gibi

Birleşik Kelimeler: tulum peyniri, uyku tulumu, yağ tulumu

ULUMA

[isim]

  • Ulumak işi

    Çılgın gözlerini haddinden fazla açarak uzun uzun bir havlama, bir ulumadır tutturmuş. - Abdülhak Şinasi Hisar