HOPPALIK Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
HOPPALIK harflerini içeren 3 harfli 23 kelime bulunuyor. 3 harfli HOPPALIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HOP12,
KAL
- Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
Birleşik Kelimeler: kalhane
- Söz, lakırtı, laf
Ata Sözleri ve Deyimler
- kale almamak
LAK
- Uzak Doğu'da yetişen Amerikan elmasından çıkan zamk
- Boyacılıkta kullanılan, kırmız böceğinin üst deri bezlerinin salgıladığı madde
AKI
- Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan
Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışınım akısı
ALO (Kelime Kökeni: Fransızca allô)
- Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü
- (alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü
KOL
- İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
-
Giyside vücudun bu bölümünü saran parça
Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. - Osman Cemal Kaygılı
- Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça
- Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü
- Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal
- Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
- Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça
-
Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım, şube, branş
Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları.
-
Karakol
Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi. - Refik Halit Karay
-
İş takımı, ekip, grup
Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Kanat
Sağ kol. Sol kol.
-
Dizi, düzen
Yürüyüş kolu.
- Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri
Ata Sözleri ve Deyimler
- kola çıkmak
- kol atmak
- kol gezmek
- kol kanat olmak (veya germek)
- kolları kopmak
- kollarını açmak
- kollarının arasına almak
- kollarını sallaya sallaya gelmek
- kolları sıvamak
- kolu kanadı kırılmak
- koluna girmek
- koluna kuvvet
- kolunda altın bileziği olmak
- kol uzatmak
- kol vermek
- kol vurmak
Birleşik Kelimeler: kolağası, kol ağzı, kol akımı, kol bağı, kolbastı, kolbaşı, kol böreği, kol değirmeni, kol demiri, kol emekçisi, kol kapağı, kol kemiği, kol kola, kol nizamı, kol saati, beşinci kol, çift kol, eğitsel kol, kafakol, karakol, karpuz kol, ön kol, sağkol, sağ kol, takma kol, kolu uzun, cırcır kolu, çengi kolu, dağ kolu, deve kolu, imdat kolu, iş kolu, kantar kolu, kapı kolu, keşif kolu, kumanda kolu, sürgü kolu, tulumba kolu, vites kolu, yay kolu, yürüyüş kolu, zuhuri kolu
KIL
- Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
- Keçi tüyü
-
Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan
Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek - Halk türküsü
- Huysuz, geçimsiz (kimse)
- Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıl (kadar) kalmak
- kıl gibi
- kılı kıpırdamamak
- kılı kırk yarmak
- kılına dokunmamak
- kılına halel gelmemek
- kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
- kıl kapmak
- kıl olmak
Birleşik Kelimeler: kıl burun, kıl çadır, kıl dönmesi, kılkapan, kıl keçisi, kılkıran, kıl kurt, kılkuyruk, kıl kuyruk, kıl otu, kıl payı, kıl testere, kıl yumağı, kılı kılına, emici kıllar
LOK (Kelime Kökeni: İngilizce lock)
- Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz
ALP
- Yiğit, kahraman
Birleşik Kelimeler: alperen, alpyıldızı
HÂK (Kelime Kökeni: Farsça ḫāk)
- Toprak
Ata Sözleri ve Deyimler
- hâk ile yeksan etmek
- hâk ile yeksan olmak
-
Adalet
Haktan ayrılmamalı.
-
Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç
Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler. - Burhan Felek
-
Dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, doğruluk
Bu davada hak görmüyorum.
-
Verilmiş emekten doğan manevi yetki
Ana hakkı ödenmez.
-
Pay
Makas hakkı. Komşu hakkı.
- Emek karşılığı ücret
-
Doğru, gerçek
Karacaoğlan der ki sözüm haktır. - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- hak (veya hakkını) yemek
- hak deyince akan sular durur
- hak etmek
- hak kazanmak
- hakkı geçmek
- hakkı için
- hakkından gelmek
- hakkını aramak
- hakkını helal etmek
- hakkını vermek
- hakkı olmak
- hakkı ödenmemek
- hakkı tanımak
- hakkı var
- hak vermek
- hak yerini bulur (veya yerde kalmaz)
Birleşik Kelimeler: hak ediş, hak ihlali, hakkıhıyar, hakkıhuzur, hakkımüktesep, hak kısıtlaması, hak kuşu, hakkısükût, haksever, haktanır, hak yolu, ayni hak, emrihak, ihkakıhak, kazanılmış hak, müktesep hak, barut hakkı, buluş hakkı, cevap hakkı, geçiş hakkı, geçit hakkı, gösterme hakkı, göz hakkı, huzur hakkı, iltica hakkı, intifa hakkı, irtifak hakkı, isim hakkı, kabotaj hakkı, konuşmama hakkı, kul hakkı, makas hakkı, oy hakkı, ölme hakkı, ön alım hakkı, özlük hakkı, patent hakkı, rücu hakkı, rüçhan hakkı, sarraflık hakkı, seçilme hakkı, seçme hakkı, sığınma hakkı, susma hakkı, sükût hakkı, şufa hakkı, takdir hakkı, telif hakkı, tuz ekmek hakkı, veto hakkı, yanıt hakkı, yasama hakkı, yazar hakkı, yumruk hakkı, hasta hakları
-
Maden, ağaç, taş üzerine elle yazı veya şekil oyma, kazı
Mühür hakki.
-
Kâğıttaki yazıyı kazıma, kazı
Resmî kâğıtlarda hak ve silinti yasaktır.
Birleşik Kelimeler: hakketmek
-
Tanrı
Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal. - Mehmet Akif Ersoy
Ata Sözleri ve Deyimler
- Hak getire
- Hakk'ın rahmetine kavuşmak (veya Hakk'a kavuşmak veya Hakk'a yürümek)
Birleşik Kelimeler: Hak dini, Cenabıhak
HÂL (Kelime Kökeni: Arapça ḥāl)
-
Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet
Herkes hâline göre bir hediye verdi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Tutum, tavır
Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir. - Oktay Rifat
-
Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman
Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Güç, kuvvet, takat
Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok.
-
Kötü durum, sıkıntı, dert
Zavallının başına ne hâller geldi.
- Durum
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... hâline gelmek
- hâlden anlamak (veya bilmek)
- hâle yola koymak
- hâl hâlin yoldaşıdır
- hâl hatır (veya hâlini hatırını) sormak
- hâli (veya hâlleri) duman olmak
- hâli harap olmak
- hâli kalmamak
- hâline bakmamak
- hâline köpekler bile güler
- hâlini almak
- hâli tavrı yerinde
- hâli üzere
- hâli vakti yerinde
Birleşik Kelimeler: hâl değişimi, hâl dili, hâl eki, hâl tercümesi, hâl ulacı, hâlihazır, arzuhâl, behemehâl, fevkalade hâl, hasbihâl, her hâlükârda, hüsnühâl, ilmihâl, iyi hâl, lisanıhâl, medeni hâl, olağanüstü hâl, seferî hâl, tercümeihâl, yalın hâl, aksi hâlde, fena hâlde, herhâlde, her hâlde, o hâlde, şu hâlde, ay hâli, insan hâli, insanlık hâli, isim hâli, keyif hâli, nez hâli, vasıta hâli, yönelme hâli, yükleme hâli, kendi hâlinde, koro hâlinde, orta hâlli
- Çözme, çözülme
- Çözüm
- Eritme
- Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma
Birleşik Kelimeler: hal çaresi, halletmek, hallihamur, hallolmak, hallolunmak
- Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer
- Tahttan indirme
Birleşik Kelimeler: haletmek
KÂH (Kelime Kökeni: Farsça gāh)
-
Ara sıra
İstanbul bu yüzden kâh gazsız kâh elektriksiz ve kâh kömürsüz kalabilir. - Burhan Felek
KÂP (Kelime Kökeni: Arapça kaʿb)
- Aşık kemiği
Ata Sözleri ve Deyimler
- kâbına varamamak
- İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
- Kap kacak
- Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
- Kapak, cilt
Ata Sözleri ve Deyimler
- kabına sığmamak
Birleşik Kelimeler: kap kacak, bileşik kap, birleşik kap, ayakkabı, deney kabı, kurutma kabı, su kabı, bileşik kaplar, birleşik kaplar
- Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi
- Kadınların giydiği kolsuz üstlük
LAP
-
Yumuşak ve ağır bir şey düştüğünde çıkan ses
Hamur lap diye yere düştü.
Birleşik Kelimeler: lap lap
PAK (Kelime Kökeni: Farsça pāk)
-
Temiz
Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır. - Atatürk
Birleşik Kelimeler: ak pak, pirüpak, temiz pak, akça pakça
PAL
- Bir cins güvercin