HONDURASLI Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

HONDURASLI harflerini içeren 4 harfli 51 kelime bulunuyor. 4 harfli HONDURASLI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DOHA11, HIRS10, SULH10, AHIR9, HONA9, HORA9, HALI9, HARS9, SAHN9, ULAH9, DOLU8, DORU8, NARH8, ORDU8, ODUN8, OLDU8, SODA8, ADLI7, ADIL7, ALDI7, DARU7, DARI7, DANS7, LODA7, RODA7, SORU7, ASIL6, ASIR6, LASO6, ONLU6, ONUR6, ORSA6, ORUN6, OLUR6, RULO6, SURA6, SUNA6, SUAL6, SALI6, SANI6, SARI6, SILA6, SIRA6, ARLI5, ALIN5, ORAL5, ORAN5, ONAR5, URAN5, URLA5, ULAN5

ARLI

[sıfat]

  • Namuslu, utangaç, sıkılgan

    Ağaların yiğittir, arlıdır, oğul! - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arlı arından, huylu huyundan vazgeçmez

ALIN

[isim]

  • Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
  • Bazı şeylerin önü, ön yüzü
  • Karşı

    Güneşin alnında durma.

[madencilik]

  • Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alın damarı çatlamış
  • alna yazılan başa gelir
  • alnı açık yüzü ak
  • alnına kara sürmek
  • alnından öpmek
  • alnında yazılmış olmak
  • alnını karışlamak
  • alnının akıyla
  • alnının kara yazısı

Birleşik Kelimeler: alın çatı, alın teri, alın yazısı, alnı açık

ORAL (Kelime Kökeni: Fransızca oral)

[sıfat]

  • Ağızcıl
  • Sözlü

[zarf]

  • Ağız yoluyla

[edebiyat]

  • Söze dayanan

ORAN

[isim]

  • Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo

    Yerli oyunların çeviri oyunlara oranı değişti ve yükseldi. - Metin And

  • İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, orantı, tenasüp
  • Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin

[matematik]

  • İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı

    Üçün sekize oranı.

Birleşik Kelimeler: oran dışı, benzeşim oranı, doğum oranı, faiz oranı, ölüm oranı, vergi oranı

ONAR

[sıfat]

  • On sayısının üleştirme sayı sıfatı

    Oraya çıkınca hamallara onar kuruştan hesap göreceksin. - Memduh Şevket Esendal

  • Her birine on, her defasında onu bir arada olan

URAN

[isim]

  • Sanayi

URLA

[isim]

  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

ULAN

[ünlem]

[kaba konuşmada]

  • Ey

    Ulan, bizim sokak çocukları ne insan şeyler be! - Memduh Şevket Esendal

  • Öfke ve nefret anlatan bir seslenme sözü

    Uşaktım ulan ne olacak, dediği zaman kimse sesini çıkarmazdı. - Sait Faik Abasıyanık

ASIL (Kelime Kökeni: Arapça aṣl)

[isim]

  • Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı

    Bir belgenin aslı.

  • Kök, köken, kaynak

    Yazının aslı resimdir.

  • Gerçeklik

    Bu haberin aslı yok.

  • Soy, nesep

    İnsan, dedi, aslını unutmamalıdır. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat]

  • Gerçek, esas

    Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek. - Ahmet Ümit

[sıfat]

  • Bir şeyin temelini oluşturan, ana

[sıfat]

  • Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan

    Asıl sanat budur.

[sıfat]

  • Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı

    Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı.

[zarf]

  • (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak

    Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asıl azmaz, bal kokmaz
  • aslı çıkmak
  • aslına bakarsan

Birleşik Kelimeler: asıl nüsha, asıl sayılar, aslı astarı, aslı faslı, aslı nesli

ASIR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṣr)

[isim]

  • Yüzyıl

    Bu cümlelerin manaları yarım, bir asır sonra anlaşılacaktır. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

  • Çağ

Birleşik Kelimeler: asrısaadet, saadet asrı

LASO (Kelime Kökeni: Fransızca lasso)

[isim]

  • Kement

ONLU

[sıfat]

  • On parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden on tane bulunan

[isim]

  • İskambil, domino vb. oyunlarda on işaretini taşıyan kâğıt veya pul

    Resimli kâğıtlardan sonra ilk ağızda, onlularla dokuzlular gelir. - Haldun Taner

ONUR (Kelime Kökeni: Fransızca honneur)

[isim]

  • İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis
  • Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar

    Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • onur duymak
  • onuruna ... vermek
  • onuruna dokunmak
  • onuruna yedirememek
  • onurunu okşamak

Birleşik Kelimeler: onur belgesi, onur kıtası, onur kurulu, onur üyesi

ORSA (Kelime Kökeni: İtalyanca orza)

[isim]

[denizcilik]

  • Yelkenleri rüzgârın estiği yöne çevirmekte kullanılan, her iki taraftan yelkenin ortasına bağlanan ip
  • Geminin rüzgâr alan yanı, rüzgârüstü, boca veya rüzgâraltı karşıtı
  • Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi

[ünlem]

  • (o'rsa) Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi için söylenen söz

    Orsa, diye bağırmasıyla dümeni basması bir oldu. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: orsa alabanda, orsa boca

ORUN

[isim]

  • Özel yer
  • Makam, mansıp, mesnet, mevki