HİDROBİYOLOJİ ile Oluşan Kelimeler (HİDROBİYOLOJİ Kelime Türetme)
HİDROBİYOLOJİ harflerinden oluşan 39 kelime bulunuyor. HİDROBİYOLOJİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Hidrobiyoloji kelimesinin anlamı nedir? Hidrobiyoloji ile başlayan kelimeler. İçinde hidrobiyoloji olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
13 Harfli Kelimeler
HİDROBİYOLOJİ35
9 Harfli Kelimeler
HİDROLOJİ26
8 Harfli Kelimeler
BİYOLOJİ23
7 Harfli Kelimeler
BİLDİRİ11
6 Harfli Kelimeler
LİBİDO11
5 Harfli Kelimeler
HODRİ12, BORDO11, BİRLİ7, BİLİR7, DİRİL7
4 Harfli Kelimeler
HOBİ11, BOLD9, İDOL7, LOBİ7, BİRİ6, BİLİ6, DİRİ6, DİLİ6, İDİL6
3 Harfli Kelimeler
BOY8, HOR8, HOL8, BOL6, BOR6, YOL6, BİR5, DİL5, İYİ5, LOR4, ROL4, İRİ3, LİR3
2 Harfli Kelimeler
İL
-
Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet
İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa
- Şehrin niteliklerini taşıyan büyük yerleşim yeri
- Ülke, yurt
- Eski Türklerde devlet
Birleşik Kelimeler: ilbay
İRİ
-
Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı
Erdal, nişan halkasına benzediğini fakat taşlarının iri olduğunu söyledi. - Emine Işınsu
Birleşik Kelimeler: iribaş, iri iri, iri kıyım, iri laf, iri yapılı, iri yarı, irili ufaklı, genç irisi
LİR (Kelime Kökeni: Fransızca lyre)
- Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı
OL
-
O gösterme sıfatı
Dedi gördüm ol habibin anasın - Süleyman Çelebi
- O gösterme zamiri
LOR (Kelime Kökeni: Farsça lor)
-
Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı. - Necati Cumalı
Birleşik Kelimeler: soya loru
ROL (Kelime Kökeni: Fransızca rôle)
-
Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı
Genç bir çocuk yanıma sokuldu, artistliğe hevesliymiş, eğer filmde rol verirsek bedava artistlik yaparmış. - Fikret Otyam
-
Bir işte bir kimse veya şeyin üstüne düşen görev
Ev kadını rolünü çok ciddiyetle ele almıştım. - Halide Edip Adıvar
- Gerçek olmayan davranış, gösteriş
Ata Sözleri ve Deyimler
- rol almak
- rol çalmak
- rol kesmek
- rol oynamak
- rolüne çıkmak
- rolü olmak
- rol yapmak
Birleşik Kelimeler: rol çatışması, rol iflası, başrol
BİR
- Sayıların ilki
- Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı
-
Aynı, benzer
Beni daim şen gören safdiller öyle sansın / Ne bilsinler ki onlar bence birdir elem, haz - Enis Behiç Koryürek
-
Beraber
Hep biriz, ayrılmayız.
-
Bu sayı kadar olan
Bir kalem.
-
Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı)
Aydınlık bir odada, iki duvarın kesiştiği köşede zayıf, yaşlı bir adam yatıyordu. - Ayla Kutlu
-
Tek
Allah tektir ve birdir, amenna! - Ahmet Kabaklı
-
Eş, aynı, bir boyda
Bu kalemlerin ikisi birdir, hangisini isterseniz alınız.
-
Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek
Bizim kesemiz birdir.
- Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer
-
Bir kez
Bir ona, bir sana, bir de bana baktı.
-
Sadece
Her şey bitti, bir bu kaldı.
-
Ancak, yalnız
Bunu bir sen yapabilirsin.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... bir hâl almak (hâle girmek)
- bir ... bir (veya bir de)
- bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım
- bir adama kırk gün ne dersen o olur
- bir ağaçta gül de biter diken de
- bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır
- bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz
- bir arpa boyu (gitmek veya yol almak)
- bir aşağı bir yukarı
- bir atımlık barutu olmak (veya kalmak)
- bir ayağı çukurda olmak
- bir ayak üstünde bin yalan söylemek
- bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek
- bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez
- bir baltaya sap olamamak
- bir bardak suda fırtına koparmak
- bir başa bir göz yeter
- bir başka (olmak)
- bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca)
- bir ben, bir de Allah bilir
- bir biçimine getirmek
- bir boka yaramamak
- bir bu eksikti
- bir çatı altında (olmak veya bulunmak)
- bir çekirdek geri kalmamak
- bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz
- bir çöplükte iki horoz ötmez
- bir çuval inciri berbat etmek
- bir dalda durmamak
- bir de
- bir dediği bir dediğini tutmamak
- bir dediği iki olmamak
- bir dediğini iki etmemek
- bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış
- bir deri bir kemik (kalmak)
- bir dikili ağacı olmamak
- bir dikiş kaldı
- bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan)
- bir don bir gömlek
- bir dostluk kaldı!
- bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir
- bir dudağı yerde bir dudağı gökte
- bir düşüncedir (veya düşünce) almak
- bire ... vermek
- bire beş katmak
- bire bin katmak
- bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar
- bir elini bırakıp ötekini öpmek
- bir elinin verdiğini öbür elin görmesin
- bir elin nesi var, iki elin sesi var
- bir elin sesi çıkmaz
- bir eli yağda bir eli balda (olmak)
- bir elle verdiğini öbür elle almak
- bir elmanın yarısı o, yarısı bu
- bir fende kazık kakmak (veya çakmak)
- bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır
- bir fit bin büyü yerine geçer
- bir gömlek aşağı
- bir gömlek fazla eskitmiş olmak
- bir görüş bir kör biliş
- bir göz ağlarken öbür göz gülmez
- bir göz gülmek
- bir günden bir güne
- bir günlük beylik beyliktir
- bir hâl olmak
- bir hizaya gelmek
- biri bilmeyen bini hiç bilmez
- bir içim su (gibi olmak)
- bir iğne bir iplik olmak
- bir ilke imza atmak
- bir inat, bir murat
- bir işaretine bakmak
- bir işi başından kesmek
- bir iş olmak
- bir iştir oldu
- bir kafada olmak
- bir kapıya çıkmak
- bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece
- bir kaşık suda boğmak
- bir kazanda kaynamak
- bir kenara atılmak
- bir kenarda durmak
- bir kıza dünür düşmek
- bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır
- bir kolayını aramak
- bir kolayını bulmak
- bir kol çengi
- bir koltuğa iki karpuz sığmaz
- bir korkak bir orduyu bozar
- bir koyundan iki post çıkarmak
- bir Köroğlu, bir Ayvaz
- bir köşeye atılmak
- bir köşeye atmak
- bir köşeye çekilmek
- bir köşeye koymak
- bir köşeye oturmak
- bir köşeye sinmek
- bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (veya dokunur)
- bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
- bir kurşun atımı
- bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır
- bir mum al da derdine yan
- bir noktaya kadar
- bir o kadar
- bir olmak
- bir olmak
- bir o yana, bir bu yana
- bir papel (veya pul) etmemek
- bir pula satmak
- bir selam bin hatır yapar
- bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge)
- bir sıkımlık canı olmak
- bir söylemek pir söylemek
- bir söyle on dinle
- bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek
- bir sürçen atın başı kesilmez
- bir şey (veya şeyler) olmak
- bir şey anlamamak
- bir şeye benzememek
- bir şeyler, bir şeyler
- bir şey sanmak
- bir şey söylemek
- bir şey yapmak
- bir tanem
- bir tarafa bırakmak (veya koymak)
- bir tarakta bezi olmamak
- bir taşla iki kuş vurmak
- bir tat, bin feryat
- bir tek
- bir tek atmak
- bir tepe yıkılır, bir dere dolar
- bir torba kemik
- bir tuhaflığı olmak
- bir tutmak (veya görmek)
- bir varmış bir yokmuş
- bir yakadan baş çıkarmak
- bir yastığa baş koymak
- bir yastıkta kocamak
- bir yaşına daha girmek
- bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden
- bir yere kadar
- bir yiyip bin şükretmek
- bir yol tutturmak
- bir yolunu bulmak
Birleşik Kelimeler: bir ağızdan, bir alay, bir âlem, bir an, bir anlamda, bir anlık, bir ara, bir aralık, bir araba, bir arada, bir atımlık, bir avuç, bir ayak evvel, bir ayak önce, biraz, bir bakıma, bir başına, bir başkası, bir bir, bir boy, bir çenekliler, bir çenetli, bir çırpıda, bir çift, bir çuval dolusu, bir daha, bir damla, bir defa, bir defacık, bir derece, bir diğeri, bir dikişte, bir dirhem, bir dizi, bir dolu, bir düzine, bir düziye, bir evcikli, bir gıdım, bir gözeli, bir gün evvel, bir gün önce, bir güzel, bir hamlede, bir hayli, bir hoş, bir hücreli, bir iki, birkaç, bir kalem, bir karar, bir karış, bir kere, bir koşu, bir küme, bir lahza, bir lokma, bir milyonluk, bir müddet, bir nebze, bir nefes, bir nevi, bir nice, bir numara, bir ölçüde, bir örnek, bir paralık, bir parça, bir parmak, bir sıra, bir solukta, bir süre, bir sürü, bir tabur, bir tahtada, birtakım, bir tane, bir temiz, bir terimli, bir tomar, bir tuhaf, bir tutam, bir türlü, bir vakitler, bir yana, bir yanda, bir yandan, bir yığın, bir yol, bir yudum, bir zahmet, bir zaman, birdenbire, birdirbir, birebir, bire bir, bire bir eşleme, ağzı bir, arada bir, ayda yılda bir, beş bir, binbir, binde bir, bire bir, daha bir, dört bir, elde bir, ellibir, hangi bir, hep bir ağızdan, her bir, herhangi bir, hiçbir, iki bir, ikide bir, kapı bir komşu, kırkyılda bir, nisan bir, nisan bir şakası, onbiraylık, şöyle bir, üç bir, yirmibir, ikide birde, başka biri, hiçbiri
DİL
-
Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı
Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... - Yusuf Ziya Ortaç
-
Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri
Terazi dili.
-
Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili
Birkaç dilim ekmek, ince bir iki dilim peynir veya dil, bazen de haşlanmış bir sebze yemeği. - Sait Faik Abasıyanık
- Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası
- Kıstak
-
Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek
İki dilli makara.
- Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak
- Anahtar
Ata Sözleri ve Deyimler
- dil (veya diller) dökmek
- dil ağız vermemek
- dil bir karış
- dil çıkarmak
- dilden düşmez olmak
- dilden gelen elden gelse her fukara padişah olur
- dile (veya dillere) düşmek
- dile gelen ele gelir
- dile gelmek
- dile getirmek
- dile vermek
- dili (veya dilinin) döndüğü kadar
- dili açılmak
- dili ağırlaşmak
- dili alışmak
- dili bir karış dışarı çıkmak (veya sarkmak)
- dili bir karış olmak
- dili boğazına akmak
- dili çözülmek
- dili damağına yapışmak (veya dili damağı kurumak)
- dili dolaşmak
- dili dönmemek
- dili durmak
- dili durmamak
- dili ensesinden çekilsin!
- dili kılıçtan keskin olmak
- dili kurusun!
- dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim
- dilinden (veya dilden) düşürmemek
- dilinden anlamak
- dilinden kurtulamamak
- dilinde tüy bitmek
- diline (veya dile) dolamak (veya takmak)
- diline biber sürerim
- diline düşmek
- diline kira istemek
- diline pelesenk etmek
- diline sağlam olmak
- diline sağlık
- diline virt etmek
- dilini bağlamak
- dilini değdirmemek
- dilini eşek arısı soksun
- dilini kedi (veya fare) mi yedi?
- dilini kesmek (veya kesip oturmak)
- dilinin altında bir şey olmak
- dilinin altındaki baklayı çıkarmak
- dilinin cezasını (veya belasını) çekmek (veya bulmak)
- dilinin ucuna gelmek
- dilinin ucunda
- dilinin ucuyla
- dilini tutamamak
- dilini tutmak
- dilini yutmak
- dilin kemiği yok
- dili olsa da söylese (veya anlatsa)
- dili pabuç kadar
- dili sürçmek
- dili tutulmak
- dili uzamak
- dili varmamak
- dili yanmak
- diliyle sokmak
- diliyle tutulmak (veya yakalanmak)
- dillerde dolaşmak (veya gezmek)
- dillere destan olmak
- dil uzatmak
Birleşik Kelimeler: dilaltı, dil altı bezleri, dil balığı, dilbasar, danadili, geyikdili, kaynanadili, kedidili, kıyı dili, kilit dili, kuşdili, küçük dil, öküzdili, sığırdili, yılandili
-
İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban
Dilinden Anadolulu olduğu ancak belli oluyordu. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi
Halk dilinin günebakan ismini verdiği bu çiçek, güneşe âşıktır. - Hamdullah Suphi Tanrıöver
-
Belli mesleklere özgü dil
Hukuk dili.
-
Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı
Müzik dili. Yazı dili.
Hiçbir zaman onların arasına katılabilecek bir dil bulamadım. - Reha Mağden
- Düşmanın durumunu öğrenmek için sorguya çekilmek amacıyla ele geçirilen tutsak
Ata Sözleri ve Deyimler
- dil tutmak
Birleşik Kelimeler: dilotu, dil adası, dil akrabalığı, dil atlası, dil bilgisi, dil bilimi, dil birliği, dil cambazı, dil coğrafyası, dil dalaşı, dil ebesi, dil felsefesi, dil kavgası, dil laboratuvarı, dil oğlanı, dil öğrenimi, dil öğretimi, dil pelesengi, dilsever, dil sürçmesi, dil şakası, dil tutukluğu, dilden dile, dile kolay, dili bağlı, dili bozuk, dili tutuk, dili uzun, dili yatkın, dili zifir, ana dil, Ari dil, bitişken dil, bükünlü dil, diplomatik dil, edebî dil, gizli dil, Güneş Dil Teorisi, günlük dil, iltisaki dil, küçük dil, millî dil, ortak dil, ölçünlü dil, ölü dil, özel dil, resmî dil, sivri dil, standart dil, tatlı dil, tek heceli dil, ulusal dil, yabancı dil, yapay dil, yapısal dil bilimi, yapma dil, ana dili, Azerbaycan dili, beden dili, çevirici dili, çeviri dili, çocuk dili, devlet dili, hâl dili, halk dili, ıslık dili, işaret dili, kayış dili, konuşma dili, kuş dili, vücut dili, yazı dili, yazın dili, akraba diller, Baltık dilleri, Cermen dilleri, İskandinav dilleri, Latin dilleri, Romen dilleri, Ural dilleri
- Gönül, yürek
Birleşik Kelimeler: deryadil, ehlidil, safdil, suzidil
İYİ
-
İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı
Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum. - Falih Rıfkı Atay
-
Bol, çok, aşırı
İyi yağmur yağdı.
-
Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren
İyi haber.
-
Esen, sağlıklı
İyi ve sıhhatli olduğumu bildirebilirsiniz. - Necip Fazıl Kısakürek
-
Yerinde, uygun
İyi bir cevap.
-
Doğru olan
İyisi bu işe karışmamaktır.
-
Yeterli, yetecek miktarda olan
Bu yün, hırka için iyidir.
- Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not
-
İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde
Bunun çocukları iyi çıktıkları için ölünceye kadar babalarına bakmışlar. - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- iyi etmek
- iyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder
- iyi gelmek
- iyi gitmek
- iyi gözle bakmamak
- iyi hoş (ama)
- iyi insan sözünün üstüne gelir
- iyi iş (doğrusu)
- iyi karşılamak
- iyi ki
- iyi nasihat verilir, iyi ad verilmez
- iyi olacak hastanın hekim ayağına gelir
- iyi olmak
- iyi saatte olsunlar
- iyisi mi
- iyi söylemek
- iyiye çekmek
- iyiye iyi, kötüye kötü demek
Birleşik Kelimeler: iyi gün, iyi hâl, iyi huylu, iyi kalpli, iyi kötü, iyi niyet, iyi yürekli, iyiden iyiye, iyisiyle kötüsüyle, kafası iyi, pekiyi
DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)
- Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
Birleşik Kelimeler: do anahtarı
OD
-
Ateş
Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- od yok ocak yok
Birleşik Kelimeler: od ocak
OY
- Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey
- Bu tercihi belirten işaret, söz veya yazı
- Seçimlerde kişinin herhangi bir aday veya partiye ait yaptığı tercih
Ata Sözleri ve Deyimler
- oya koymak (veya sunmak)
- oy vermek (veya kullanmak)
Birleşik Kelimeler: oy birliği, oy çokluğu, oy hakkı, oy kâğıdı, oy pusulası, oy sandığı, açık oy, beyaz oy, gizli oy, işari oy, karşı oy, kırmızı oy, yeşil oy, güvenoyu, halkoyu, kamuoyu
- Çeşitli duyguları anlatmak için kullanılan bir seslenme sözü
YO
-
`Hayır` anlamında kullanılan bir söz
Dün bize geldiniz mi? -Yo.
- `Yapmam, istemem, kabul etmem` anlamında kullanılan bir itiraz sözü
-
`Sakın` anlamında kullanılan bir uyarma sözü
Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
BİRİ
-
Bir tanesi
Kurşun vınlayarak gidip bahçedeki ağaçlardan birine saplanmıştı. - Ayşe Kulin
-
Bilinmeyen bir kimse
İhtimal, hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi. - Orhan Seyfi Orhon
Ata Sözleri ve Deyimler
- biri eşikte biri beşikte
- biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar
Birleşik Kelimeler: her biri, herhangi biri, hiçbiri
BİLİ
- Bilgi