HİCAZ ile Oluşan Kelimeler (HİCAZ Kelime Türetme)

HİCAZ harflerinden oluşan 18 kelime bulunuyor. HİCAZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hicaz kelimesinin anlamı nedir? Hicaz ile başlayan kelimeler. İçinde hicaz olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

HİCAZ15, HACİZ15, CİHAZ15

4 Harfli Kelimeler

AHİZ11, HİZA11, HAİZ11, İZAH11, ACİZ10, İCAZ10, CAİZ10

3 Harfli Kelimeler

HAC10, HAZ10, CAZ9, AHİ7

2 Harfli Kelimeler

AH6, HA6, AZ5, İZ5

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

İZ

[isim]

  • Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare

    Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti

    Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare

    Cinayet izleri.

  • Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser

    O çağ uygarlığından iz kalmadı.

[matematik]

  • Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iz bırakmak
  • izi belirsiz olmak
  • izinden yürümek
  • izine basmak
  • izine dönmek
  • izine düşmek
  • izine uymak
  • izini düşürmek
  • izini kaybetmek
  • izi silinmek
  • iz sürmek

Birleşik Kelimeler: iz düşümü, ayak izi, parmak izi

AH

[isim]

  • İlenme, beddua

[ünlem]

  • (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz

    Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[ünlem]

  • (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz

    Ah başım!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ah alan onmaz
  • ah almak
  • ah çekmek
  • ah etmek
  • ahı çıkmak
  • ahını almak
  • ahını yerde koymamak
  • ahı tutmak
  • ahı yerde kalmamak
  • ah yerde kalmaz

Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah

HA

[ünlem]

  • İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

    Ha göreyim seni! Ha gayret!

  • (ha:) Şaşma anlatan bir söz

    Amma güzel ha! Öyle oldu ha!

  • (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz

    Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum. - Attila İlhan

  • (ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz

    Ha, miralay arzu ederse o başka tabii! - Attila İlhan

[bağlaç]

  • Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

    Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

[bağlaç]

  • Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

    Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

[edat]

[kaba konuşmada]

  • Evet

[teklifsiz konuşmada]

  • (ha:) Soru bildiren bir söz

    Sen de geldin ha?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ha babam (ha)
  • ha babam de babam
  • ha bire
  • ha deyince
  • ha gayret
  • ha şöyle
  • ha şunu bileydin

[kimya]

  • Hahniyum elementinin simgesi

AHİ

[sıfat]

  • Cömert

[isim]

[halk ağzında]

  • Kardeş

[isim]

  • Ahilik ocağından olan kimse

CAZ (Kelime Kökeni: İngilizce jazz)

[isim]

  • Başlangıçta Kuzey Amerika zencilerine aitken sonraları bütün dünyada benimsenen bir müzik türü

    Onlar alaturka dinlemek istiyor, siz caz dinlemek istiyormuşsunuz. - Çetin Altan

  • Bu müziği çalan orkestra

    Bunun lüks bir lokantası olacak hatta ileride bir caz bile temin edilecekti. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • caz yapmak

Birleşik Kelimeler: cazbant, caz takımı, teneke caz, toplu caz

ÂCİZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿāciz)

[sıfat]

  • Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz

    İhtiyar imparatorluk, bu genç devlet karşısında âcizdi. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Beceriksiz

    Ne âciz heriflermiş, iki yıl daha dayanamazlar mıydı? - Refik Halit Karay

[zarf]

  • Güçsüz veya beceriksiz bir biçimde

    Ayaklarındaki postalların yarısı yok bir hâlde mart havasının sert soğuğunda âciz ve sefil titriyordu. - Halide Edip Adıvar

[isim]

  • Alçak gönüllülük gösteren kimsenin kendisinden söz ederken söylediği söz

    Biraz sonra Gazi yanına seryaveri Salih Bey'in yaveri Muzaffer Bey'i ve âcizi alarak otomobile bindi. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âciz kalmak
  • âcizleri

Birleşik Kelimeler: abdiâciz

[isim]

  • Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük

    Kendimde mukavemet yerine zaaf, taarruz yerine aciz, mücadele yerine gevşeklik hissediyorum. - Etem İzzet Benice

  • Beceriksizlik

    Aczini bilmek de bir meziyettir. - Ömer Seyfettin

[hukuk]

  • Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aciz içinde olmak
  • acze düşmek

İCAZ (Kelime Kökeni: Arapça iʿcāz)

[isim]

[edebiyat]

  • Az sözle çok şey anlatma

CA

[kimya]

  • Kalsiyum elementinin simgesi

HAC (Kelime Kökeni: Arapça ḥacc)

[isim]

[din bilgisi]

  • Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belli aylarında ziyaret edilmesi
  • İslam'ın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hacca gitmek

HAZ (Kelime Kökeni: Arapça ḥaẓẓ)

[isim]

  • Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk

    Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti. - Asaf Halet Çelebi

[felsefe]

  • Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma

[müzik]

  • Ezgi

[ruh bilimi]

  • Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku

    Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haz almak
  • haz duymak
  • haz vermek
  • hazzını çıkarmak

Birleşik Kelimeler: hazzetmek

AHİZ (Kelime Kökeni: Arapça aḫẕ)

[isim]

[eskimiş]

  • Alma
  • Kabul etme

Birleşik Kelimeler: ahzetmek, ahzüita, ahzükabz

HİZA (Kelime Kökeni: Arapça ḥiẕāʾ)

[isim]

  • Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu

    Çarşafların kenarları perdelerle bir hizada mıydı? - Mithat Cemal Kuntay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hizaya gelmek
  • hizaya getirmek

HAİZ (Kelime Kökeni: Arapça ḥāʾiz)

[sıfat]

  • Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan

    Osmanlı tabiiyetini haiz Müslim diye, yol tezkeresi doldururlardı. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haiz olmak

İZAH (Kelime Kökeni: Arapça īżāḥ)

[isim]

  • Açıklama

    Bu kızda izahı güç bir garabet var. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • izah etmek