HEYKELTIRAŞ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

HEYKELTIRAŞ harflerini içeren 5 harfli 95 kelime bulunuyor. 5 harfli HEYKELTIRAŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Heykeltıraş ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Heykeltıraş olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

HAŞIL13, HIYAR12, HAYIT12, HAYIR12, ŞERHA12, ŞEHLA12, ALEYH11, HEYET11, KAYIŞ11, YAKIŞ11, YARIŞ11, YAŞIT11, YAŞLI11, YATIŞ11, HIRKA10, HAKLI10, HATIL10, HATIR10, HARLI10, ITRAH10, KAHIR10, ŞAYET10, TAHIL10, ARTIŞ9, AŞLIK9, AHRET9, ALKIŞ9, ELHAK9, HERKE9, HELAK9, HELKE9, HEREK9, HALET9, KIŞLA9, KARIŞ9, KAŞLI9, KARŞI9, KALIŞ9, KEHLE9, RAHLE9, ŞIRAK9, ŞARKI9, ŞATIR9, TIRAŞ9, TAŞLI9, TAŞIL9, AYRIT8, AYRIK8, AYLIK8, EŞKAL8, EŞLEK8, KIRAY8, KAYIR8, KAYIT8, KELEŞ8, LAYIK8, ŞELEK8, ŞEKER8, ŞEKEL8, TELAŞ8, YAKIT8, YARIK8, YATIK8, YATIR8, KARYE7, TEYEL7, YELEK7, YEREL7, YETER7, YETKE7, YEKTA7, ARKIT6, ARTIK6, ALTIK6, ITLAK6, ILTAR6, KITAL6, KARLI6, KATLI6, KATIR6, KALIT6, KIRAT6, TIRAK6, EKLER5, KATRE5, KERTE5, KETAL5, KELER5, RAKET5, REKAT5, TRAKE5, TELEK5, TEREK5, TEKER5, TEKEL5

EKLER (Kelime Kökeni: Fransızca éclair)

[isim]

  • İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü

KATRE (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṭre)

[isim]

[eskimiş]

  • Damla

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katresi kalmadı (veya yok)

KERTE

[isim]

  • İşaret için yapılmış çentik veya iz, kerti

[mecaz]

  • Derece, radde

    Biz proje ve kontrol görevlileri hatta müteahhit, hepimiz birden tozutma kertesine vardık. - Aydın Boysan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kertesine gelmek
  • kertesine getirmek

Birleşik Kelimeler: son kerte

KETAL

[isim]

  • Çirişli bir tür parlak bez

KELER

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Köpek balıkları takımının kelergiller familyasından, ılık ve tropik denizlerde yaşayan, uzunluğu 1,5 metre kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir tür balık, keler balığı (Rhina squatina)

Birleşik Kelimeler: keler balığı, kaya keleri, su keleri

RAKET (Kelime Kökeni: Fransızca raquette)

[isim]

[spor]

  • Masa tenisi, tenis vb. oyunlarda topa vurmak için kullanılan, oval tahta bir kasnağa gerilmiş bir ağla veya lastikle kaplanmış saplı araç, vuraç

REKÂT (Kelime Kökeni: Arapça rekʿat)

[isim]

[din bilgisi]

  • Namazda bir kıyam, bir rükû ve iki secdeden oluşan bölüm

    Öğle namazının kaç rekât olduğunu unutmuş, aklında hiç namaz suresi kalmamıştı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

TRAKE (Kelime Kökeni: Fransızca trachée)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Soluk borusu
  • Eklem bacaklılarda bulunan özel solunum kanalları

TELEK

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy

TEREK

[isim]

[eskimiş]

  • Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf
  • Başlık veya şapkanın öndeki çıkıntılı bölümü, terek

    Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız - Halk türküsü

TEKER

[isim]

  • Tekerlek

    Araba tekeri. Makine tekeri.

[sıfat]

  • Tekerlek biçimde olan

    Bir teker peynir.

  • İnce ve çapı oldukça tekerlek biçiminde parça

[gök bilimi]

  • Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi

[gök bilimi]

  • Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekere çomak sokmak
  • tekerine (veya tekerinin önüne) taş koymak
  • teker meker yuvarlanmak

Birleşik Kelimeler: arka teker, art teker, çevre teker, çiftteker, düzen teker, ön teker, üçteker, yedek teker, Güneş tekeri

TEKEL

[isim]

  • Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum, inhisar, monopol
  • Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu, inhisar, monopol

[mecaz]

  • Bir kişi veya kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç

    Özel yalıların tekelinden kurtarılan yeni kıyılar da halkın denizle buluşmasını sağlayacak. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekelinde olmak
  • tekeline (veya tekellerine) almak

Birleşik Kelimeler: tekel bayisi, tekel maddesi, tekel ürünleri

ARKIT

[isim]

[halk ağzında]

  • Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak

ARTIK

[sıfat]

  • İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan

[isim]

  • Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü

    Kumaş artığı.

    Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı. - Yusuf Atılgan

  • Daha çok, daha fazla

[zarf]

  • (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra

    Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. - Tarık Buğra

[isim]

[müzik]

  • Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

Birleşik Kelimeler: artık değer, artık emek, artık göl, artık gün, artık yıl, eksik artık, üretim artığı

ALTIK

[isim]

[mantık]

  • Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: `Kimi insanlar fânidir` önermesi `Bütün insanlar fânidir` önermesinin altığı olur