[isim]

• Bir ipe, bir çubuğa geçirilmiş, dizilmiş veya birbirine bağlanmış yaş meyve ve sebze bağı

  Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• İstek, eğilim, arzu, şevk

  İşin doğrusu birbirimizin özel yaşamını öğrenmeye ne vaktimiz olurdu ne de hevesimiz. - Reha Mağden

• Gelip geçici istek

Ata Sözleri ve Deyimler

• heves etmek
• hevesi kalmamak
• hevesi kursağında (veya boğazında veya içinde) kalmak
• hevesine düşmek
• hevesini almak
• hevesini kırmak

[sıfat]

• Bir şeye, bir işe istek duyan veya merak sarmış olan, istekli, heveskâr

  Üstelik bedenleri kesip biçmeye pek hevesli olan bu adam o güne kadar hiç maymun görmemişti. - İhsan Oktay Anar

[sıfat]

[eskimiş]

• Hevesli

  Belki evvela, ona, rehber heveskâr imzasına olduğu gibi istihfafla, emniyetsizlikle bakacaksınız. - Nazım Hikmet

[isim]

• Hevesli olma durumu

[isim]

• Heveslenmek işi

[isim]

• Hevesli olma durumu

[-e]

• İsteklenmek, heves etmek, çok istemek, eğilim duymak

  Millet vergi vermeye heveslenmelidir. - Burhan Felek

[sıfat]

• Hevesi olmayan, istek duymayan

  Dış tarafımdan bitkin, hevessizim ama geriye tepilmiş arzular yüzünden şuuraltı benliğim isyan hâlinde. - Refik Halit Karay

[isim]

• Heveslenme işi

[isim]

• Hevessiz olma durumu

[isim]

• İsteklendirme

[-i]

• İsteklendirmek

  Öğrendiklerimin bir teki bile beni yayınevimden uzaklaşmaya heveslendirmedi. - Adalet Ağaoğlu