[isim]

• Aleladelik, sıradan olma durumu

  Akşamları mektepten çıktıkça bizi herkeslikten kurtarabilecek bir yardım arıyorduk. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• Hereklemek işi

[isim]

[eskimiş]

• Zeki ve becerikli olmadığı hâlde kendini öyle sanan kimse

[isim]

• Hercai olma durumu

• Hercaice davranış

[zarf]

[eskimiş]

• Olduğu gibi, bütünüyle

[-i]

• Bir kelimenin hecelerini teker teker söylemek

[nesnesiz]

• Bir kelimeyi ilk bakışta okuyamayıp heceleri teker teker okumak

  Kendisine eski bir alfabe kitabı bulmuş, ara sıra heceliyor. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Heceletmek işi

[isim]

• Armağan olarak verilmek için hazırlanmış şey

[sıfat]

• Armağan olarak verilecek değerde olan

  Hediyelik vazo.

[isim]

[eskimiş]

• Nikâhlı bir ana ve babadan doğmuş kimse

[mecaz]

• Doğruluktan ayrılmayan, helal süt emmiş kimse

[sıfat]

• Helezonu olan, sarmal

[sıfat]

• Çabuk, kolay heyecanlanan, müteheyyiç

  Herkes tedirgin, kuruntulu ve heyecanlı idi. - Tarık Buğra

• Heyecan veren

  Benim için çok heyecanlı günlerdi. - Adalet Ağaoğlu

• Heyecan içinde yapılan

  Politikacıların gürültülü, heyecanlı tartışmalarından nefret ederdi. - Haldun Taner

[isim]

• Hececi olma durumu

[isim]

• Hesaplamak işi

[isim]

[matematik]

• Yüz gramlık ağırlık ölçü birimi (hg)

[isim]

[tarih]

• Osmanlı Devleti'nde sarayda hekimlik görevini yürüten en kıdemli, yetkili ve padişahın özel doktoru olan kimse