[isim]

• Hazırlamak işi, anıklama

  Her gün çarşı pazar dolaşarak ona küçük bir apartman hazırlamaya çalışıyoruz. - Reşat Nuri Güntekin

[-i]

• Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek, kurmak

  Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[nesnesiz]

• Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek

  Sözlük hazırlamak.

• Önceden düzenlemek

  Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlarlar. - Metin And

• Önlem almak, sağlamak

  Kış için kömürü hazırladık.

• Sebep olmak, yol açmak

  İç bölünmeler felaketi hazırlar.

[-e]

[-i]

• Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek

  Yine ömründe bir kez bile tiyatroya gitmemiş olan babamı ertesi hafta annem hazırladı. - Adalet Ağaoğlu

[-e]

[-i]

• Alıştırmak

  Onu kötü habere hazırladık.

[kimya]

• Bir maddeyi elde etmek