HAZIRCEVAP Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

HAZIRCEVAP harflerini içeren 5 harfli 24 kelime bulunuyor. 5 harfli HAZIRCEVAP kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hazırcevap ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Hazırcevap olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

VAZIH19, HAVZA18, CEVAP18, CEVZA17, CEVAZ17, HAZCI16, HAPAZ16, ZEHAP16, ERVAH15, HAVRA15, PERVA15, ZIRVA15, APACI13, HIZAR13, HAZIR13, HARAP13, AHRAZ12, AHCAR12, HAZAR12, PAZAR12, ZARCI12, AVARE11, ARIZA9, ARACI9

ARIZA (Kelime Kökeni: Arapça ʿāriża)

[isim]

  • Aksama, aksaklık, bozulma

[coğrafya]

  • Engebe

[müzik]

  • Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar işaretlerinin ortak adı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arıza yapmak

ARACI

[isim]

  • Ara bulucu
  • İki şey arasında bağlantı kuran kimse, vasıta

[ticaret]

  • Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt, komprador

[ekonomi]

  • İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aracı koymak

Birleşik Kelimeler: aracı banka, borsa aracısı

AVARE (Kelime Kökeni: Farsça āvāre)

[sıfat]

  • İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak

    Daha ne kadar sürdürebilecekti bu avare yaşamını? - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avare dolaşmak
  • avare etmek
  • avare olmak

AHRAZ (Kelime Kökeni: Arapça aḫres)

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Dilsiz (kimse)
  • Sağır ve dilsiz (kimse)

AHCAR (Kelime Kökeni: Arapça aḥcār)

[isim]

[eskimiş]

  • Taşlar

HAZAR (Kelime Kökeni: Arapça ḥażar)

[isim]

[eskimiş]

  • Barış

[isim]

  • VI-X. yüzyıllar arasında Hazar Denizi'nin ve Kafkasların kuzeyinde yaşamış bir Türk boyu veya bu boydan olan kimse

PAZAR (Kelime Kökeni: Farsça bāzār)

[isim]

  • Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer

    Perşembe pazarı. Salı pazarı.

  • Belli bir şeyin satıldığı yer

    Balık pazarı.

  • Alışveriş

    Allah hayırlı pazar versin.

  • Cumartesi ile pazartesi arasındaki gün

    Pazar sabahı odalarına çay istemişlerdi. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pazara çıkarmak
  • pazar ola!

Birleşik Kelimeler: pazarbaşı, pazar kayığı, açık pazar, dış pazar, iç pazar, kara pazar, pazar yeri, akşam pazarı, amele pazarı, avrat pazarı, balık pazarı, bitpazarı, can pazarı, çarşamba pazarı, çiçek pazarı, esir pazarı, sosyete pazarı, tutsak pazarı

[isim]

  • Rize iline bağlı ilçelerden biri
  • Tokat iline bağlı ilçelerden biri

ZARCI

[isim]

[argo]

  • Zar oyunu oynayan kimse

APACI

[sıfat]

  • Çok acı

    Semra, yüzü apacı, başını kaldırır, çocuğuna bakar. - Necip Fazıl Kısakürek

HIZAR (Kelime Kökeni: Farsça ḫarās)

[isim]

  • Tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı

HAZIR (Kelime Kökeni: Arapça ḥāżir)

[sıfat]

  • Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya

    Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor. - Esat Mahmut Karakurt

  • Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş

    Yemek hazır, buyurun.

  • Belirli bir biçimde yapılmış olarak satılan, alıcı bekleyen, ısmarlama karşıtı

    Hazır elbise. Hazır ayakkabı.

[zarf]

  • Bir işi yapmak için gereken her şey tamamlanmış olarak

    İçindeki her şeyle birlikte dünyayı fethetmeye artık kendilerini hazır hissediyorlardı. - İhsan Oktay Anar

[zarf]

  • Fırsattan yararlanarak

    Hazır çıkmışken yağ ile pirinç alayım. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hazıra dağlar dayanmaz
  • hazıra konmak
  • hazır bulunmak (veya olmak)
  • hazırdan yemek
  • hazırda olmak
  • hazır etmek
  • hazır mezarın ölüsü
  • hazır ol!
  • hazır olmak

Birleşik Kelimeler: hazır beton, hazırcevap, hazır çorba, hazır değer, hazır giyim, hazır kahve, hazır kıta, hazırlop, hazır mama, hazır para, hazır yemek, hazır yiyici, hâlihazır

HARAP (Kelime Kökeni: Arapça ḫarāb)

[sıfat]

  • Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran

    Mezarlığın ortasında altı adet mermer sütunlu harap bir kümbet göze çarpar. - Sermet Muhtar Alus

[eskimiş]

  • Çok sarhoş

[mecaz]

  • Bitkin, yorgun, perişan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • harap düşmek
  • harap etmek
  • harap olmak

ERVAH (Kelime Kökeni: Arapça ervāḥ)

[isim]

[eskimiş]

  • Ruhlar

    Tozlar altında kalan divanı / Artık ervah okuyup ezberler - Arif Nihat Asya

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ervahına yuf olsun!

Birleşik Kelimeler: ham ervah

HAVRA (Kelime Kökeni: İbranice)

[isim]

[din bilgisi]

  • Sinagog

[mecaz]

  • Çok gürültülü yer

    Madrid'de kahvehaneyi gördüm ki havradır / Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır - Yahya Kemal Beyatlı

PERVA (Kelime Kökeni: Farsça pervā)

[isim]

  • Çekinme, sakınma, korku

    Islanmışın yağmurdan pervası mı olur? - Rıfat Ilgaz