HAYVANCIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
HAYVANCIK harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli HAYVANCIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HAVYA17,
KAYAN
- Kayarak yer değiştiren
- Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
- Dağdan inen sel
YANAK
-
Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü
Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır - Âşık Ömer
- Lastik tekerlekli taşıtlarda lastiğin jant ile yere temas eden bölümü arasında kalan yan yüzeyi
Ata Sözleri ve Deyimler
- yanağına kan gelmek
- yanağından kan damlamak
Birleşik Kelimeler: yanak yanağa
ANCAK
-
`Yalnızca` anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir
Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. - Osman Cemal Kaygılı
-
`Olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle` anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin olmadığını gösteren bir söz, dar, gücün
Bir yıl sonra ancak Çamlıbel'de buluşabilmişlerdi. - Hüseyin Bayaz
-
En erken
Sinema ancak saat yarımda bitmişti. - Peyami Safa
-
`Lakin, ama, fakat, yalnız` sözleri gibi bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi anlatan bir söz
Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır. - Nezihe Araz
KANCA (Kelime Kökeni: İtalyanca gancio)
-
Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk
Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- kancayı takmak (veya atmak)
Birleşik Kelimeler: kancabaş, kanca burunlu
KAYIN
- Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı (Fagus orientalis)
- Bu ağaçtan yapılmış
Birleşik Kelimeler: Avrupa kayını, doğu kayını
-
Kadın veya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini
Sabahleyin kaynım beni bir katıra bindirdi. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: kayınbaba, kayınbirader, kayınpeder, kayınvalide, kaynana
NACAK
-
Sapı kısa, küçük odun baltası
Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi. - Aka Gündüz
YANIK
-
Yanmakta olan
Binada yanık lamba bırakmayın.
-
Yanmış olan
Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu. - Reşat Enis
-
Rengi koyulaşmış
Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız. - Sait Faik Abasıyanık
-
Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk
Yanık bir çocuk.
- Verimsiz, kıraç duruma gelmiş olan
- Bıkkın, üzüntülü, dertli
-
Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili
Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde - Cahit Sıtkı Tarancı
-
Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz
Halıdaki yanığı ördürmeli.
- Herhangi bir ısıdan meydana gelen doku bozukluğu
Ata Sözleri ve Deyimler
- yanık kokmak
Birleşik Kelimeler: yanık rüzgâr, yanık ses, bağrı yanık, karayanık, yüreği yanık, amele yanığı, gece yanığı, güneş yanığı
YANKI
-
Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko
Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin - Necip Fazıl Kısakürek
-
Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce veya tepki, akis, inikâs
Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu. - Yusuf Ziya Ortaç
Ata Sözleri ve Deyimler
- yankı uyandırmak
- yankı yapmak
Birleşik Kelimeler: yankı bilimi
YAKIN
- Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
-
Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
İklim ile toprağın bereketi ve insanın faaliyeti arasında yakın bir münasebet vardır. - Cemil Meriç
-
Aralarında sıkı ilgi bulunan
Her birinin muhakkak bir yakın arkadaşı vardır. - Elif Şafak
-
Benzeyen, andıran, yaklaşan
Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı. - Ömer Seyfettin
-
Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın... - Sait Faik Abasıyanık
-
Uzak olmayan yer
Yakınımızda otururlar.
-
Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba
En yakınlarından başlayarak herkese hayatı cehennem ettiği de doğrudur. - Murathan Mungan
-
Uzak olmadan
Gelin, bana yakın oturun lütfen.
Birleşik Kelimeler: yakın akraba, yakın anlamlı, yakın benzeşme, yakın benzeşmezlik, Yakın Çağ, Yakın Doğu, yakın dost, yakın göçüşme, yakın koruma, yakın sesli, Yakın Şark, yakın takip, akla yakın, cana yakın, fırtınaya yakın rüzgâr
HANAK
- Ardahan iline bağlı ilçelerden biri
HAKAN
- Türk, Moğol ve Tatar hanları için `hükümdarlar hükümdarı` anlamında kullanılan bir unvan
- Osmanlı padişahlarına verilen unvan
NAHAK (Kelime Kökeni: Farsça nā + Arapça ḥaḳḳ)
-
Haksız, gereksiz
Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: nahak yere
HANAY
- İki ve daha çok katlı ev
- Sofa, hol
- Avlu
HANYA (Kelime Kökeni: (Girit Adası'nda bir şehir))
-
`Bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek, akıllanmak` anlamındaki Hanya'yı Konya'yı anlamak (veya bilmek, görmek) deyiminde geçen bir söz
Âdeta sanatı icabı az çok bön, Hanya'yı Konya'yı bilmez, kaldırılmaya elverişli karakterde bir rol almış. - Haldun Taner
Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanya'yı Konya'yı anlayacaksın. - Orhan Kemal
KÂHYA (Kelime Kökeni: Farsça ked + ḫudā)
-
Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse
Çiftliğe yeni bir kâhya tuttuk, Ziraat Mektebi mezunuymuş. - Attila İlhan
- Değnekçi
-
Gerekmediği hâlde başkasının işine karışan kimse
Ben, dedim, herkesin kâhyası değilim. - Memduh Şevket Esendal
-
Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı
Terlikçiler kâhyası.
- Kethüda
Birleşik Kelimeler: kel kâhya, çiftlik kâhyası, harem kâhyası, kapı kâhyası, kul kâhyası