HAYKIRIŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

HAYKIRIŞMAK harflerini içeren 6 harfli 32 kelime bulunuyor. 6 harfli HAYKIRIŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAŞARI14, AYIRIŞ13, ARAYIŞ12, IŞIMAK12, YAŞMAK12, AŞIRMA11, AKIŞMA11, KIYMIK11, KAŞIMA11, MAŞRIK11, ŞAKIMA11, AYIKMA10, AYKIRI10, AYIRMA10, KIYMAK10, YIKMAK10, YIKAMA10, KIRKIM9, KAYMAK9, ŞAKRAK9, YAKARI9, YAKMAK9, YARMAK9, IRAMAK8, KIRMAK8, KIRKMA8, KARMIK8, KARIMA8, KAKIMA8, KAYRAK8, KARMAK7, MARKKA7

KARMAK

[-i]

  • Karıştırmak, birbirine katmak

[nesnesiz]

  • Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek

    Yapı için harç karmak. Boya karmak.

Birleşik Kelimeler: betonkarar

MARKKA (Kelime Kökeni: Fince)

[isim]

[eskimiş]

  • Finlandiya para birimi, mark

IRAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Uzaklaşmak, uzamak, ara açılmak

    Gide gide ben yolumdan ıradım / Iradım da dost köyüne uğradım - Halk türküsü

KIRMAK

[-i]

  • Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak

    Taşları kırmak. Bardağı kırmak.

  • İri parçalara ayırmak

[nesnesiz]

  • Belirli bir biçimde katlamak

    Forma kırmak.

  • Öldürmek, yok olmasına neden olmak

    Bu yıl soğuk, hayvanları kırdı.

  • Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek

    Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu. - Haldun Taner

  • Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak
  • Vücut kemiklerinden birini parçalamak

    Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın! - Osman Cemal Kaygılı

  • Tahılı iri ve kaba öğütmek

[-e]

  • Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek

    Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun. - Burhan Felek

[mecaz]

  • Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek

    Bazen bir kelimenin, bir ses tonunun sevdiğimiz bir insanı kırdığını görürüz. - Mehmet Kaplan

[mecaz]

  • Yok etmek

    Bir gündüz olsa belki bu derdi kıracağım / Yoksa bu sensizlikten artık çıldıracağım - Enis Behiç Koryürek

[mecaz]

  • Gücünü, etkisini azaltmak

    Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış. - Burhan Felek

[argo]

  • Kaçmak, uzaklaşmak

[nesnesiz]

[ticaret]

  • Değerinden düşük fiyata almak

    Bono kırmak. Çek kırmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak
  • kırıp dökmek
  • kırıp geçirmek
  • kırıp sarmak

Birleşik Kelimeler: bakterikıran, Kervankıran, sabankıran, saçkıran, sahipkıran, zararlıkıran

KIRKMA

[isim]

  • Kırkmak işi
  • Ucu kesilip alnın üstüne bırakılan saç

KARMIK

[isim]

[halk ağzında]

  • Çay ağzında yapılan balıkçı büğeti
  • Mersin balıklarının üremek için denizden nehirlere geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan ve nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı

KARIMA

[isim]

  • Karımak işi

KAKIMA

[isim]

  • Kakımak işi

KAYRAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak
  • Yassı, düz taş

[mineraloji]

  • Bileği taşı

[mineraloji]

  • Kayağan taş

KIRKIM

[isim]

  • Davarların kırkılması işi
  • Davarların kırkıldıkları mevsim

Birleşik Kelimeler: geyikler kırkımında

KAYMAK

[isim]

  • Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema
  • Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
  • Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka

[mecaz]

  • Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaymağını almak (veya yemek)
  • kaymağı seven mandayı yanında taşır
  • kaymak bağlamak (veya tutmak)
  • kaymak gibi

Birleşik Kelimeler: kaymakaltı, kaymak kâğıdı, kaymak tabakası, kaymak takımı, kaymak taşı, Afyon kaymağı, kireç kaymağı, nişadır kaymağı

[nesnesiz]

  • Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek

    Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı. - Osman Cemal Kaygılı

  • Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek
  • Durum değiştirmek
  • Anlamı değişmek

    Bazen kelimeler başka anlamlara kayar.

  • Kurtulmak
  • Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak

[mecaz]

  • Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek

[argo]

  • Cinsel ilişkide bulunmak

Birleşik Kelimeler: kaykaç, kaykay, sinekkaydı

ŞAKRAK

[sıfat]

  • Şen, neşeli, hayat dolu

    Bu memleket musiki gibi hem melankolik hem şakrak bir memlekettir. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • Şen, neşeli, hayat dolu bir biçimde

    Hele genç kızlar, gelinin önünde pervane gibi şakrak ve çevik dönüyorlar. - Etem İzzet Benice

Birleşik Kelimeler: şakrak kuşu, şen şakrak

YAKARI

[isim]

  • Yakarış

YAKMAK

[nesnesiz]

  • Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek

[-i]

  • Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak

    Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı. - Falih Rıfkı Atay

  • Ateşle yok etmek

    Çöpleri yakmak.

  • Işık vermesini sağlamak

    Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar. - Sait Faik Abasıyanık

  • Isı etkisiyle zarar vermek

    Eteği ütülerken yaktı.

  • Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek

    Biber ağzı yakar.

  • Yanıyormuş gibi bir etki yapmak

    Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler. - Falih Rıfkı Atay

  • Kurutmak, zarar vermek

    Fırtına ekinleri yakmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Çok sıcak olmak

    Bugün güneş yakıyor.

  • Karartmak

    Güneşte vücudunu yaktı.

  • Çok üşütmek

    Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor.

[tıp]

  • Tedavi etmek amacıyla doku, damar vb. dağlamak

[mecaz]

  • Silahla vurmak

[mecaz]

  • Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek

    Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Güçlü sevgi uyandırmak

[mecaz]

  • Zamanında kullanılmadığından hükmünü yitirmek

    Biletini ve tatilini yaktı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yakıp yıkmak

Birleşik Kelimeler: yakan top, yakar top

[nesnesiz]

  • Türkü, ağıt vb. düzenlemek, bestelemek

YARMAK

[-i]

  • Uzunlamasına bölüp ayırmak

    Odunu yarmak.

  • Buğday, arpa vb. tahıl tanelerini değirmende kırmak
  • Derin yara açmak
  • Yarık açmak

[tıp]

  • Kesip açmak

[mecaz]

  • Ortasından, içinden geçmek

    Vapurun yardığı sular, iki yanından güya neşelerinden köpüre köpüre Üsküdar'a gidişler, daima eğlenceliydi. - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: etyaran