HAVAİ ile Oluşan Kelimeler (HAVAİ Kelime Türetme)
HAVAİ harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. HAVAİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Havai kelimesinin anlamı nedir? Havai ile başlayan kelimeler. İçinde havai olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
5 Harfli Kelimeler
HAVAİ15
4 Harfli Kelimeler
HAVİ14, HAVA14, VAHA14, VAHİ14
3 Harfli Kelimeler
HAV13, VAH13, AHA7, AHİ7
2 Harfli Kelimeler
AV8, AH6, HA6
AH
- İlenme, beddua
-
(a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz
Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
(a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz
Ah başım!
Ata Sözleri ve Deyimler
- ah alan onmaz
- ah almak
- ah çekmek
- ah etmek
- ahı çıkmak
- ahını almak
- ahını yerde koymamak
- ahı tutmak
- ahı yerde kalmamak
- ah yerde kalmaz
Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah
HA
-
İstek uyandırmak için kullanılan bir söz
Ha göreyim seni! Ha gayret!
-
(ha:) Şaşma anlatan bir söz
Amma güzel ha! Öyle oldu ha!
-
(ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz
Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum. - Attila İlhan
-
(ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz
Ha, miralay arzu ederse o başka tabii! - Attila İlhan
-
Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz
Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.
-
Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir
Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.
- Evet
-
(ha:) Soru bildiren bir söz
Sen de geldin ha?
Ata Sözleri ve Deyimler
- ha babam (ha)
- ha babam de babam
- ha bire
- ha deyince
- ha gayret
- ha şöyle
- ha şunu bileydin
- Hahniyum elementinin simgesi
AHA
-
İşte
Bizim köy aha şuracıkta!
AHİ
- Cömert
- Kardeş
- Ahilik ocağından olan kimse
AV
-
Karada, denizde, gölde veya akarsularda evcil olmayan hayvanları vurma veya yakalama işi, şikâr
Kral hiç tınmadan, rahat rahat avdan döndü. - Necip Fazıl Kısakürek
- Bir hayvanın bir başka hayvanı yemek için yakalaması
- Bu yollarla yakalanan hayvan
- Tuzağa düşürülen, kendisinden yararlanılan kimse
Ata Sözleri ve Deyimler
- ava çıkmak
- ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz
- ava giden avlanır
- av avlanmış, tav tavlanmış
- av avlayanın, kemer bağlayanın
- av vuranın değil, alanın
Birleşik Kelimeler: av dönemi, av hayvanı, av köpeği, av mevsimi, av sezonu, av tezkeresi, av yasağı, sökün avı, sürek avı, sürgün avı
HAV (Kelime Kökeni: Arapça ḫāv)
-
Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy, ülger
Koltuk kadifesinin havı dökülmüş, kimi yeri öylesine kirlenmiş ki muşambaya dönüşmüş. - Oktay Rifat
- Köpeğin çıkardığı ses
VAH (Kelime Kökeni: Arapça vāh)
- `Yazık` anlamında söylenen bir söz
Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah, vah vah
HAVİ (Kelime Kökeni: Arapça ḥāvī)
- İçinde bulunduran, kapsayan
Ata Sözleri ve Deyimler
- havi olmak
HAVA (Kelime Kökeni: Arapça hevā)
- Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
-
Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü
Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. - Memduh Şevket Esendal
-
Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu
Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın. - Reşat Nuri Güntekin
-
Gökyüzü
Havada bir tek bulut yok.
-
Çevreyi kuşatan boşluk
Tozlar havada uçuşuyordu.
-
Esinti
Bugün hava olursa yelkenli kalkacak.
-
Müzik parçalarında tür
Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık. - Sait Faik Abasıyanık
- Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi
-
Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz)
Bu sözlerin sonu hava.
-
Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik
Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar. - Haldun Taner
-
Tarz, üslup
Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla... - Yusuf Ziya Ortaç
-
Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans
İlk deneme dalış günü gelince, denizcilerde büyük bir coşkunluk, bir tören havası vardı. - Halikarnas Balıkçısı
-
Çekicilik
Kadın güzel değil ama havası var.
-
Keyif, âlem
Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz.
Ata Sözleri ve Deyimler
- hava açmak (veya açılmak)
- hava almak
- hava almak
- hava atmak
- hava basmak
- hava bozmak
- hava bulanmak
- hava çalmak
- hava çarpmak
- havada kalmak
- havadan nem kapmak
- hava değiştirmek
- hava fena esmek
- hava hoş
- hava iyi esmek
- hava kaçırmak
- hava kapanmak
- hava kararmak
- havalara uçmak
- havan batsın
- havanın gözü yaşlı
- hava patlamak
- havasına uymak
- havasını almak
- havasını bulmak
- havasını teneffüs etmek
- havası olmak
- havası olmak
- hava vermek
- havaya girmek
- havaya gitmek
- havaya pala (veya kılıç) sallamak
- hava yapmak
- havaya savurmak
- havaya uçmak
- havayı bozmak
- havayı koklamak
Birleşik Kelimeler: hava akımı, havaalanı, hava aracı, hava aralığı, hava atışı, hava basıncı, hava bilgisi, hava birliği, hava boşaltma makinesi, hava boşluğu, havacıva, hava cıva, hava çekici, hava değişimi, hava deliği, hava durumu, hava düzenleyicisi, hava gazı, hava gemisi, hava haritası, hava hukuku, hava indirme, hava kanalı, hava kapağı, hava kazması, hava kesesi, hava köprüsü, hava kuvvetleri, hava küre, havalimanı, hava meydanı, hava mili, hava muhalefeti, hava musluğu, hava oyunu, hava parası, hava raporu, hava sahası, hava süzgeci, hava şartları, hava tahmini, hava taşı, hava taşıtı, hava tebdili, hava ulaşımı, hava üssü, hava yastığı, hava yastıklı, hava yolu, hava yuvarı, abuhava, açık hava, ağır hava, basınçlı hava, kapalı hava, kesik hava, kırık hava, kuru hava, limoni hava, soğuk hava deposu, tebdilihava, uzun hava, ağzı havada, başı havada, burnu havada, bar havası, bayram havası, bozum havası, dağ havası, gelin havası, göbek havası, kasap havası, kaşık havası, matem havası, memleket havası, oyun havası, yayla havası, zeybek havası
VAHA (Kelime Kökeni: Arapça vāḥa)
- Çöllerde çoğu kez yüze çıkan yer altı sularının yarattığı tarım veya yerleşme bölgesi
VAHİ (Kelime Kökeni: Arapça vāhī)
-
Boş, saçma
Bunun ne çürük, ne vahi bir hayal olduğunu anlamıyor muyuz? - Hüseyin Cahit Yalçın
HAVAİ (Kelime Kökeni: Arapça hevāʾī)
- Hava ile ilgili, havada bulunan
- Açık mavi renk
-
Bu renkte olan
Havai gözlük camlarının arkasından insana tatlı tatlı bakan iri kara gözleri vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan, ciddi işler yapmayan, dilediği gibi davranan, uçarı, hoppa, yeleme
Okula birlikte gidip geldiğimiz çilli, pabuç dilli, havai bir kız vardı. - Elif Şafak
-
Değersiz, boş
Ne yapıp yapmış bu havai konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Birleşik Kelimeler: havai fişek, havai hat, havai mavi