Hat ile Biten Kelimeler
HAT ile biten 31 kelime bulunuyor. Sonu HAT olan kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Hat kelimesinin anlamı nedir? Hat ile başlayan kelimeler. İçinde hat olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
14 Harfli Kelimeler
İDAREİMASLAHAT22
9 Harfli Kelimeler
PÜRSIHHAT25, İSTİRAHAT14
8 Harfli Kelimeler
HÜSNÜHAT21, MEŞRUHAT17, TEMBİHAT15, MASLAHAT14
7 Harfli Kelimeler
FÜTUHAT20, FESAHAT18, SAFAHAT18, SEFAHAT18, MEŞİHAT15, İÇTİHAT14, SEYAHAT14, CERAHAT14, ISLAHAT13, KABAHAT13, SEMAHAT13, NASİHAT12, SARAHAT12, İTTİHAT11
6 Harfli Kelimeler
HEYHAT16, SIHHAT16, İZAHAT13, MÜNHAT13, SERHAT11
5 Harfli Kelimeler
CİHAT12, MUHAT11, RAHAT9
4 Harfli Kelimeler
CHAT11
3 Harfli Kelimeler
HAT7
HAT (Kelime Kökeni: Arapça ḫaṭṭ)
- Çizgi
- Yazı
-
Ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek
Demir yolu hattı. Otobüs hattı.
-
Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi
Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar. - Sait Faik Abasıyanık
- Kanal
-
Savunma veya saldırma amacıyla bir araya getirilmiş asker dizisi
Dalga dalga ilerleyen hücum hatlarımız birinci düşman siperlerine girdi. - Aka Gündüz
- Sınır
-
Yüzü biçimlendiren çizgi veya kırışıklık
Kumral bıyıkları ve ölçülü yüz hatlarıyla her zamanki kadar yakışıklıydı. - İhsan Oktay Anar
-
Biçim
Vücut hatlarını korumak lazım.
Ata Sözleri ve Deyimler
- hat çekmek
Birleşik Kelimeler: hat bekçisi, hattıhareket, ana hat, dar hat, demir hat, dış hat, faturalı hat, faturasız hat, havai hat, hüsnühat, iç hat, kör hat, ana besleme hattı, ana kolon hattı, ateş hattı, avcı hattı, bağlama hattı, borda hattı, boru hattı, istiva hattı, karakol hattı, link hattı, pruva hattı, ring hattı, su hattı, telefon hattı, telgraf hattı, tramvay hattı, dış hatlar, iç hatlar, şehir hatları
RAHAT (Kelime Kökeni: Arapça rāḥat)
- İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
-
Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki... - Refik Halit Karay
-
Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım. - Peyami Safa
-
Aldırmaz, gamsız
Rahat adam.
-
Kolay bir biçimde, kolaylıkla
İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız. - Memduh Şevket Esendal
- `Hazır ol` durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut
Ata Sözleri ve Deyimler
- rahata ermek
- rahata kavuşmak
- rahat batmak
- rahat bırakmak
- rahat bırakmamak (veya vermemek)
- rahat durmak
- rahat etmek
- rahatı kaçmak
- rahatına bakmak
- rahat kıçına batmak
- rahat olmak
- rahat yüzü görmemek
Birleşik Kelimeler: rahat döşeği, rahat duruş, rahat rahat
İTTİHAT (Kelime Kökeni: Arapça ittiḥād)
- Birleşme, birlik kurma, bir olma
Ata Sözleri ve Deyimler
- ittihat etmek
SERHAT (Kelime Kökeni: Farsça ser + Arapça ḥadd)
-
Sınır boyu
Keşke yolum bir yalıya değil bir serhat kışlasına gitseydi! - Yusuf Ziya Ortaç
MUHAT (Kelime Kökeni: Arapça muḥāṭ)
- Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
- Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuş hafif çukurluk
CHAT (Kelime Kökeni: İngilizce chat)
- 343 sanal sohbet
NASİHAT (Kelime Kökeni: Arapça naṣīḥat)
-
Öğüt
Nasihatleri sonuna kadar dinler ve bitince hiç sesini çıkarmaz. - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- nasihat etmek (veya vermek)
- nasihatte bulunmak
Birleşik Kelimeler: nasihatname, nasihat yollu, baba nasihati
SARAHAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣarāḥat)
-
Belginlik
Hazırladığınız raporlarınızda bu konuda hiçbir sarahat yok. - Osman Aysu
C
- Karbon elementinin simgesi
- Romen rakamları dizisinde 100 sayısını gösterir
ISLAHAT (Kelime Kökeni: Arapça iṣlāḥāt)
-
Düzeltme
Kadıncağıza paşadan kalan aylık her yeni devlet ıslahatında kırılıp küçülüyordu. - Reşat Nuri Güntekin
KABAHAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳabāḥat)
-
Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet
Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür. - Peyami Safa
- Hafif hapis, para cezası veya meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç
Ata Sözleri ve Deyimler
- kabahati (birinde) bulmak (veya aramak)
- kabahati (birine veya bir şeye) yüklemek
- kabahat işlemek (veya etmek)
- kabahat samur kürk olsa kimse sırtına almaz
SEMAHAT (Kelime Kökeni: Arapça semāḥat)
- Cömertlik
İZAHAT (Kelime Kökeni: Arapça īżāḥāt)
-
Açıklamalar
Buna nazaran şimdi vereceğim malumat ve izahatı anlamak daha kolay olacaktır. - Atatürk
Ata Sözleri ve Deyimler
- izahatta bulunmak
- izahat vermek
MÜNHAT (Kelime Kökeni: Arapça munḥaṭṭ)
-
Engin (II)
Münhat arazi.
İSTİRAHAT (Kelime Kökeni: Arapça istirāḥat)
-
Dinlenme, rahat etme
Askerimiz şu beklemeyi bir istirahat sayıyor. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- istirahat etmek