HASANKEYF Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
HASANKEYF harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli HASANKEYF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HAYFA17,
AKSAN (Kelime Kökeni: Fransızca accent)
-
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
Sesi tok, aksanı düzgündü. - Necip Fazıl Kısakürek
- Vurgu
Birleşik Kelimeler: aksanı bozuk
KAYAN
- Kayarak yer değiştiren
- Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
- Dağdan inen sel
YANAK
-
Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü
Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır - Âşık Ömer
- Lastik tekerlekli taşıtlarda lastiğin jant ile yere temas eden bölümü arasında kalan yan yüzeyi
Ata Sözleri ve Deyimler
- yanağına kan gelmek
- yanağından kan damlamak
Birleşik Kelimeler: yanak yanağa
YASAK
-
Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, memnuiyet
İçki yasağı. Av yasağı.
-
Yapılmaması istenmiş olan, yok, memnu, haram
Bizim çocukluğumuzun şiirlerinde neşe yasak denecek kadar ayıptı. - Falih Rıfkı Atay
Ata Sözleri ve Deyimler
- yasağı (veya yasakları) çiğnemek
- yasak etmek
- yasak olmak
- yasak savmak
Birleşik Kelimeler: yasak aşk, yasak bölge, yasak ilişki, yasak kitap, yasak meyve, av yasağı, basın yasağı, seçim yasağı
AHENK (Kelime Kökeni: Farsça āheng)
-
Uyum
Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı. - Mithat Cemal Kuntay
-
Uzlaşma
Biz bu işin içine girmeyelim. Ahengi bozarız. - Haldun Taner
-
Ezgi
Tamtamların yeni ahengiyle raks başladı. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- ahengi bozulmak
- ahenk almak
- ahenk kurmak
- ahenk sağlamak
- ahenk vermek
- ahenk yapmak
Birleşik Kelimeler: ahenk kaidesi, ahenk tahtası
HANAK
- Ardahan iline bağlı ilçelerden biri
HANEK (Kelime Kökeni: Arapça ḥanek)
- Söz, konuşma
HAKAN
- Türk, Moğol ve Tatar hanları için `hükümdarlar hükümdarı` anlamında kullanılan bir unvan
- Osmanlı padişahlarına verilen unvan
NAHAK (Kelime Kökeni: Farsça nā + Arapça ḥaḳḳ)
-
Haksız, gereksiz
Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: nahak yere
HAKAS
- Rusya'daki Hakas Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk halkı ve bu halktan olan kimse
SAHNE (Kelime Kökeni: Arapça ṣaḥne)
-
İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer, oyunluk
Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And
-
Görüntü
Resim bir av sahnesini canlandırıyordu.
-
Tanık olunan, gözlenen olay
Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. - Aka Gündüz
-
Bir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı
Politika sahnesinde adları duyulan kişiler.
-
Bir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri
Gök Korsan konusunu açtığımda, henüz tasarlama hâlindeyken yazdığım bazı sahneleri okumuştu. - Cahit Uçuk
Ata Sözleri ve Deyimler
- sahne almak
- sahne olmak
- sahneye çıkmak
- sahneye koymak
Birleşik Kelimeler: sahne dengesi, sahne sanatları, döner sahne
SAHAN (Kelime Kökeni: Arapça ṣaḥn)
-
Derinliği az olan kap
Büyük bir bakır sahan içinde tarhana çorbası vardı. - Necati Cumalı
HANAY
- İki ve daha çok katlı ev
- Sofa, hol
- Avlu
HANYA (Kelime Kökeni: (Girit Adası'nda bir şehir))
-
`Bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek, akıllanmak` anlamındaki Hanya'yı Konya'yı anlamak (veya bilmek, görmek) deyiminde geçen bir söz
Âdeta sanatı icabı az çok bön, Hanya'yı Konya'yı bilmez, kaldırılmaya elverişli karakterde bir rol almış. - Haldun Taner
Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanya'yı Konya'yı anlayacaksın. - Orhan Kemal
KÂHYA (Kelime Kökeni: Farsça ked + ḫudā)
-
Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse
Çiftliğe yeni bir kâhya tuttuk, Ziraat Mektebi mezunuymuş. - Attila İlhan
- Değnekçi
-
Gerekmediği hâlde başkasının işine karışan kimse
Ben, dedim, herkesin kâhyası değilim. - Memduh Şevket Esendal
-
Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı
Terlikçiler kâhyası.
- Kethüda
Birleşik Kelimeler: kel kâhya, çiftlik kâhyası, harem kâhyası, kapı kâhyası, kul kâhyası