HARFİTARİF Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

HARFİTARİF harflerini içeren 5 harfli 25 kelime bulunuyor. 5 harfli HARFİTARİF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAFİF21, AHFAT15, FATİH15, FAHRİ15, HAFİT15, HAFTA15, HATİF15, İTHAF15, FİRAR11, İFRAT11, İFRİT11, İFTAR11, RAFİT11, TARAF11, TARİF11, TAFRA11, HARAR9, HARİR9, HARTA9, İHATA9, İHTAR9, RAHAT9, TARİH9, TAHRA9, ATARİ5

ATARİ

[isim]

  • Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü

HARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḫarār)

[isim]

[eskimiş]

  • Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval

    Yedi harar malı bir seferde kamyona yükledi. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • harar gibi

HARİR (Kelime Kökeni: Arapça ḥarīr)

[isim]

[eskimiş]

  • İpek

HARTA

[isim]

  • `Sırasız, saygısız davranışlarda bulunmak` anlamındaki hartası hurtası olmamak deyiminde geçen bir söz

İHATA (Kelime Kökeni: Arapça iḥāṭa)

[isim]

[eskimiş]

[askerlik]

  • Kuşatma

[mecaz]

  • Kavrayış, anlayış

    Biz zengin burjuvalıkla değil, irfan ve ihatamızla övünüyoruz. - Asaf Halet Çelebi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ihata etmek

İHTAR (Kelime Kökeni: Arapça iḫṭār)

[isim]

  • Uyarma, dikkat çekme, uyarı

    Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı. - Osman Cemal Kaygılı

  • Bir şeyi birine hatırlatma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ihtarda bulunmak
  • ihtar etmek

Birleşik Kelimeler: ihtarname

RAHAT (Kelime Kökeni: Arapça rāḥat)

[isim]

  • İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur

[sıfat]

  • Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan

    Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki... - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen

    Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım. - Peyami Safa

[sıfat]

  • Aldırmaz, gamsız

    Rahat adam.

[zarf]

  • Kolay bir biçimde, kolaylıkla

    İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız. - Memduh Şevket Esendal

[ünlem]

  • `Hazır ol` durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rahata ermek
  • rahata kavuşmak
  • rahat batmak
  • rahat bırakmak
  • rahat bırakmamak (veya vermemek)
  • rahat durmak
  • rahat etmek
  • rahatı kaçmak
  • rahatına bakmak
  • rahat kıçına batmak
  • rahat olmak
  • rahat yüzü görmemek

Birleşik Kelimeler: rahat döşeği, rahat duruş, rahat rahat

TARİH (Kelime Kökeni: Arapça tārīḫ)

[isim]

  • Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz
  • Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bilim
  • Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı

    Sen bana bir ata yadigârısın, geçmişin tarihini saklayan kutsal bir tomarsın! - Refik Halit Karay

  • Tarih kitabı

    Cevdet Paşa'nın Osmanlı Tarihi.

  • Tarih dersi

    Ertesi gün tarih imtihanı vardı. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarih atmak (veya koymak)
  • tarih düşürmek
  • tarihe geçmek
  • tarihe karışmak

Birleşik Kelimeler: tarih öncesi, tarih yanılgısı, hicri tarih, miladi tarih, mücevher tarih, sözlü tarih, doğum tarihi, edebiyat tarihi, son kullanma tarihi, yazın tarihi, fi tarihinde

TAHRA (Kelime Kökeni: Farsça dehre)

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir tür eğri budama bıçağı

FİRAR (Kelime Kökeni: Arapça firār)

[isim]

  • Kaçma, kurtulma

    Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz. - Aka Gündüz

[hukuk]

  • Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması

    Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra kendim de pişman oldum. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • firar etmek

İFRAT (Kelime Kökeni: Arapça ifrāṭ)

[isim]

[eskimiş]

  • Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı

    İfratlar bırakılırsa bürokrasiye karşı her türlü şiddet benim hoşuma gider. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ifrata kaçmak
  • ifrata vardırmak

Birleşik Kelimeler: ifrat derecede, ifrat tefrit

İFRİT (Kelime Kökeni: Arapça ʿifrīt)

[isim]

[eskimiş]

  • Doğu masal ve efsanelerinde kötü, korkunç cin

    Masalların ifriti gibi birdenbire içimde korkunç bir çehre canlandı. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

  • Öfkeli, ortalığı birbirine katan kimse

[mecaz]

  • İçini kemiren, meşgul eden şey

    İçimdeki bu ifriti öldürmek, sükûnumu bulmak için kendimle cenk ettim. - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ifrit etmek
  • ifrit kesilmek (veya olmak)

İFTAR (Kelime Kökeni: Arapça ifṭār)

[isim]

[din bilgisi]

  • Oruç açma, oruç bozma
  • İftar vakti
  • Ramazanda akşam yemeği

    İftara çağırmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iftar etmek

Birleşik Kelimeler: iftar sofrası, iftar tabağı, iftar topu, iftar vakti, iftar yemeği, iftar zamanı

RAFİT (Kelime Kökeni: Fransızca raphide)

[isim]

[biyoloji]

  • Bazı hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan, iğne biçiminde billur madde

TARAF (Kelime Kökeni: Arapça ṭaraf)

[isim]

  • Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri

    Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak. - Elif Şafak

  • Yön, yan, doğrultu

    Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor. - Memduh Şevket Esendal

  • Yöre, yer

    Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu. - Haldun Taner

  • İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri

    Karşı tarafın adamları.

  • Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi

    Evine görücü gelecek kız tarafı strese girerdi. - Üstün Dökmen

  • Bir şeyin belli bölümü, kısmı

    Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • taraf (veya tarafını) tutmak
  • tarafa olmak (veya çıkmak)
  • taraf çıkmak (veya olmak)
  • taraf gözetmek

Birleşik Kelimeler: alt tarafı, baba tarafı, üst tarafı