HAPAZLAMACI Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
HAPAZLAMACI harflerini içeren 3 harfli 26 kelime bulunuyor. 3 harfli HAPAZLAMACI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Hapazlamacı ile başlayan 3 harfli kelimeler. İçinde Hapazlamacı olan 3 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
HIZ11,
ÂLÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿlā)
-
İyi, pekiyi, daniska
Beni Konya Lezzet Lokantası'na götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: arşıâlâ, ne âlâ, pekâlâ, dik âlâsı
-
Karışık renkli, çok renkli, alaca
Ala kilim eskimiş.
- Alabalık
- Açık kestane renginde olan, ela (göz)
- Kekliğin boynundaki siyah halka
Ata Sözleri ve Deyimler
- ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz
Birleşik Kelimeler: alabacak, alabalık, alabaş, alaçam, ala gün, alakarga, ala sulu, alatav, dağ alası, deniz alası, göl alası
ÂMÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿmā)
- Görme engelli
-
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin
Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. - Necati Cumalı
-
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
Fala inanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam. - Kemal Tahir
-
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım. - Burhan Felek
-
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
Güzel ama güzel bir söz söyledi.
-
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
Gerçi vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama! - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ama ne
- aması maması yok!
- aması var
LÂM (Kelime Kökeni: Arapça lām)
- Arap alfabesinin yirmi üçüncü harfinin adı
Ata Sözleri ve Deyimler
- lâm elif çevirmek (veya çizmek)
- lâmı cimi yok
- Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası
- Dar, çok ince metal parça
MAL (Kelime Kökeni: Arapça māl)
-
Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü
Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı. - Ömer Seyfettin
-
Büyükbaş hayvan
Boz atlar yağız değildi artık; mallar erimiş, zayıflamıştı. - Nezihe Araz
- Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia
-
Bayağı, aşağılık, kötü kimse
Onun ne mal olduğunu bilirim.
- Esrar
- Orospu
Ata Sözleri ve Deyimler
- mal adama hem dost hem düşmandır
- mal bulmuş Mağribî gibi
- mal canı kazanmaz, can malı kazanır
- mal canın yongasıdır
- mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan
- mal edinmek
- mal etmek
- malı götürmek
- malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
- malın iyisi boğazdan geçer
- malı ongun olanın adı angın olur
- mal kaldırmak
- mal kapatmak
- mal meydanda
- mal olmak
- mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi
- mal yapmak
Birleşik Kelimeler: mal beyanı, mal bildirimi, mal birliği, mal canlısı, mal mülk, mal sahibi, mal sandığı, mal varlığı, malın gözü, anamal, ara mal, başmal, beytülmal, fason mal, kabzımal, mirî mal, resülmal, sermaye mal, tapon mal, dünya malı, hırsız malı, işporta malı, ithal malı, mezat malı, orta malı, sıra malı, vakıf malı, yerli malı, ikame mal
AZA (Kelime Kökeni: Arapça aʿżā)
-
Üye
Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti. - Reşat Nuri Güntekin
-
Vücut parçası, organ
Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Birleşik Kelimeler: murahhas aza
LAZ
- Güney Kafkasyalı bir halk veya bu halktan olan kimse
ALP
- Yiğit, kahraman
Birleşik Kelimeler: alperen, alpyıldızı
ACI
-
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı
Acıyı sever.
-
Tadı bu nitelikte olan
Acı kahvesini yudumluyordu. - Tarık Buğra
-
Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap
Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi. - Peyami Safa
-
Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. - Yusuf Ziya Ortaç
- Çarpıcı, göz alıcı (renk)
-
Keskin, şiddetli
Acı poyraz kuvvetle esiyordu. - Orhan Kemal
- Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü
Ata Sözleri ve Deyimler
- acı (veya acılar) görmek
- acı acıyı keser, su sancıyı
- acı çekmek (veya duymak)
- acı gelmek
- acı patlıcanı kırağı çalmaz
- acısı çıkmak
- acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
- acısına dayanamamak
- acısını almak
- acısını almak
- acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
- acısını çekmek
- acısını çıkarmak
- acısını görmek
- acısı ortaya çıkmak
- acı söylemek
- acı vermek
Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı
AHA
-
İşte
Bizim köy aha şuracıkta!
AZI
- Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
- Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi
Birleşik Kelimeler: azı dişi
HÂL (Kelime Kökeni: Arapça ḥāl)
-
Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet
Herkes hâline göre bir hediye verdi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
-
Tutum, tavır
Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir. - Oktay Rifat
-
Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman
Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır. - Yahya Kemal Beyatlı
-
Güç, kuvvet, takat
Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok.
-
Kötü durum, sıkıntı, dert
Zavallının başına ne hâller geldi.
- Durum
Ata Sözleri ve Deyimler
- ... hâline gelmek
- hâlden anlamak (veya bilmek)
- hâle yola koymak
- hâl hâlin yoldaşıdır
- hâl hatır (veya hâlini hatırını) sormak
- hâli (veya hâlleri) duman olmak
- hâli harap olmak
- hâli kalmamak
- hâline bakmamak
- hâline köpekler bile güler
- hâlini almak
- hâli tavrı yerinde
- hâli üzere
- hâli vakti yerinde
Birleşik Kelimeler: hâl değişimi, hâl dili, hâl eki, hâl tercümesi, hâl ulacı, hâlihazır, arzuhâl, behemehâl, fevkalade hâl, hasbihâl, her hâlükârda, hüsnühâl, ilmihâl, iyi hâl, lisanıhâl, medeni hâl, olağanüstü hâl, seferî hâl, tercümeihâl, yalın hâl, aksi hâlde, fena hâlde, herhâlde, her hâlde, o hâlde, şu hâlde, ay hâli, insan hâli, insanlık hâli, isim hâli, keyif hâli, nez hâli, vasıta hâli, yönelme hâli, yükleme hâli, kendi hâlinde, koro hâlinde, orta hâlli
- Çözme, çözülme
- Çözüm
- Eritme
- Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma
Birleşik Kelimeler: hal çaresi, halletmek, hallihamur, hallolmak, hallolunmak
- Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer
- Tahttan indirme
Birleşik Kelimeler: haletmek
LAP
-
Yumuşak ve ağır bir şey düştüğünde çıkan ses
Hamur lap diye yere düştü.
Birleşik Kelimeler: lap lap
PAL
- Bir cins güvercin
ZAM (Kelime Kökeni: Arapça żamm)
-
Bir şeyin fiyatını artırma, bindirim
Hayat pahalılığı arttıkça işçi gündeliklerine yeni zam istekleri gelecek. - Falih Rıfkı Atay
Ata Sözleri ve Deyimler
- zam gelmek
- zam görmek
- zam yapmak
Birleşik Kelimeler: zammetmek, zam paketi, fiilî hizmet zammı, itibari hizmet zammı
CAM (Kelime Kökeni: Farsça cām)
- Soda veya potas katılmış silisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılan sert, saydam ve çabuk kırılır cisim
-
Tümü veya bir bölümü bu maddeden yapılmış, sırça
Tıraşa başlarken biri büyük, biri küçük iki örtü alırdı, cam dolabından. - Necati Cumalı
-
Pencere
Camın önündeki masaların hemen arkasındaki yere oturup kalıyorum. - Sait Faik Abasıyanık
- Kadeh, içki
Ata Sözleri ve Deyimler
- cama çıkmak
- cam gibi
- camı çerçeveyi indirmek
Birleşik Kelimeler: cam çivisi, cam elyafı, camevi, camgöbeği, camgöz, cam göz, camgüzeli, cam kanatlılar, cam kaya, cam lifi, cam macunu, cam mozaik, cam resim, cam suyu, cam yuvası, cam yünü, beyaz cam, buzlu cam, ısıcam, kristal cam, mikalı cam, plastik cam, kelebek camı, Moskof camı, saat camı, tepe camı