HAMDOLSUN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

HAMDOLSUN harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli HAMDOLSUN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HODAN12, LAHOS11, MUHAL11, DOLUM10, DONMA9, DONLU9, DONAM9, DOLMA9, DOLAM9, DUMAN9, MUSON9, MADUN9, NODUL9, SONDA9, SOMUN9, SUDAN9, ALMUS8, LANDO8, MOLAS8, MASUN8, MASON8, MASNU8, NAMUS8, SONLU8, SOLMA8, SUNMA8, NAMLU7, SALON7

NAMLU (Kelime Kökeni: Farsça nāmlū)

[isim]

[askerlik]

  • Tüfek, tabanca, top vb. ateşli silahların ucunda bulunan boru biçimindeki parça
  • Kasatura, kılıç, meç, bıçak vb. kesici silahların uzun ve keskin bölümü

SALON (Kelime Kökeni: Fransızca salon)

[isim]

  • Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda

    Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü. - Peyami Safa

  • Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer

    Düğün salonu. Konferans salonu.

  • Dükkân, mağaza

    Çay salonu. Berber salonu.

Birleşik Kelimeler: salon adamı, salon bitkileri, salon çamı, salon çiçeği, salon kadını, bekleme salonu, berber salonu, bilardo salonu, dans salonu, dinleme salonu, dinlenme salonu, düğün salonu, güzellik salonu, kabul salonu, lostra salonu, merasim salonu, misafir salonu, model salonu, müzik salonu, oyun salonu, sergi salonu, sinema salonu, şeref salonu, toplantı salonu, yemek salonu, yolcu salonu

ALMUS

[isim]

  • Tokat iline bağlı ilçelerden biri

LANDO (Kelime Kökeni: Fransızca landau)

[isim]

  • Dört tekerlekli, içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan, üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası

MOLAS (Kelime Kökeni: Fransızca mollasse)

[isim]

[jeoloji]

  • Karbonatlı kum taşı

MASUN (Kelime Kökeni: Arapça maṣūn)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Korunan, korunmuş

    Poyrazdan masun bir kulübe göreceksin. - Sait Faik Abasıyanık

  • Saklanmış

MASON (Kelime Kökeni: Fransızca maçon)

[isim]

  • Masonluk üyesi, farmason

Birleşik Kelimeler: mason locası

MASNU (Kelime Kökeni: Arapça maṣnūʿ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Sanatla yapılmış (ürün)
  • Aslı olmayan, uydurma, yapma, düzme, düzmece, sahte

NAMUS (Kelime Kökeni: Arapça nāmūs)

[isim]

  • Bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet

    Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu? - Etem İzzet Benice

  • Dürüstlük, doğruluk

    Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim. - Mehmet Kaplan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • namusu iki paralık olmak
  • namusuna dokunmak
  • namusuna sinek kondurmamak
  • namusunu temizlemek
  • namusu temizlenmek
  • namusuyla yaşamak

Birleşik Kelimeler: namus belası, namus borcu, namus cinayeti, namus davası, namus sözü

SONLU

[sıfat]

  • Sonu olan, bitimli

    Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir. - Ahmet Cemal

[matematik]

  • Sonu olan, sonsuz olmayan

Birleşik Kelimeler: sonlu büyüklük

SOLMA

[isim]

  • Solmak işi

[kimya]

  • Isı, kızılötesi ışınlar ve kimyasal reaksiyonlar sonunda pigmentlerin renklerini yitirmesi

SUNMA

[isim]

  • Sunmak işi

    Ben sadece ballar balından birkaç çeşni sunmaya çalıştım. - Ahmet Kabaklı

DONMA

[isim]

  • Donmak işi

Birleşik Kelimeler: donma derecesi, donma noktası

DONLU

[sıfat]

  • Donu olan

    Beyaz donlu çocukların yol kenarında selama duruşları beni içlendiriyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

DONAM

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme vb. bölümleri
  • Gemi ve sandalların donanımları

    Ayşe'yse köyün önünden geçen kayıkların teknelerini, yelkenlerini, donamlarını hep ezbere bilirdi. - Halikarnas Balıkçısı