HAMBURGERCİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

HAMBURGERCİ harflerini içeren 5 harfli 52 kelime bulunuyor. 5 harfli HAMBURGERCİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hamburgerci ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Hamburgerci olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

HACİM13, BUHAR12, HACİR12, CİHAR12, CUMBA12, CEHRİ12, ACUBE11, BAHRİ11, BAHİR11, GURME11, GARBİ11, HUMAR11, HURMA11, HAMUR11, HABER11, HARBE11, HARBİ11, İHBAR11, MAHUR11, RAGBİ11, ACİBE10, EHRAM10, GİRME10, GERİM10, HURRA10, HAREM10, HARİM10, İCBAR10, İHRAM10, MUCİR10, MAGRİ10, MAHİR10, MERİH10, RUMCA10, RAHİM10, CİBRE10, CEBRİ10, CEBİR10, ACEMİ9, BURMA9, HARİR9, MERCİ9, MECRA9, RUMBA9, RECİM9, AMBER8, BAREM8, RUBAİ8, BİRER7, BERRİ7, İBARE7, MUARE7

BİRER

[sıfat]

  • Herkese bir

    Birer kalp bıraktılar bize kırık / Ömrümüzce gözyaşı döktürecek - Cahit Sıtkı Tarancı

Birleşik Kelimeler: birer ikişer

BERRİ (Kelime Kökeni: Arapça berrī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Karasal

İBARE (Kelime Kökeni: Arapça ʿibāre)

[isim]

  • Bir düşünceyi anlatan bir veya birkaç cümlelik söz

    Şu ibarelerin neresinde dilimizin şivesine uygunluk var? - Ahmet Rasim

MUARE (Kelime Kökeni: Fransızca moiré)

[isim]

  • Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir kumaş türü, kareli kumaş

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

AMBER (Kelime Kökeni: Arapça ʿanber)

[isim]

  • Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde

    Dağıtır gülleri boşlukta hava / Ve buhurdanda tüter amberler - Arif Nihat Asya

  • Güzel kokulu bazı maddelerin ortak adı

Birleşik Kelimeler: amber ağacı, amber balığı, amberbaris, amberbu, amber çiçeği, akamber, akar amber, esmer amber

BAREM (Kelime Kökeni: Fransızca barème)

[isim]

  • Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge

    Bunların tek derdi barem basamaklarını aşarak bu mertebeye fırlayıvermekten ibarettir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

RUBAİ (Kelime Kökeni: Arapça rubāʿī)

[isim]

[edebiyat]

  • Divan edebiyatında dört dizeden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir, dördül

    Bu rubailer basit olmakla beraber onlarda hayalden çok, mücerrede doğru bir akış vardır. - Asaf Halet Çelebi

ACEMİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿacemī)

[sıfat]

  • Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen

    Belli ki her şey, hem de en acemi tarafından, işlerin nihayetinde uydurulmuş, zekâsız mizansenlerden ibaret. - Necip Fazıl Kısakürek

  • İşinde, mesleğinde yeni olan, toy

    Acemi balıkçının ağından balıklar nasıl kaçarsa sen de zamanları öyle kaçırdın. - Nazım Hikmet

  • Bir yere, bir şeye yabancı olan

    Anlaşılan sen İstanbul'un acemisi olmalısın. - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

[tarih]

  • Saraya yeni alınmış cariye

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acemi katır kapı önünde yük indirir
  • acemi nalbant gâvur eşeğinde öğrenir

Birleşik Kelimeler: acemi ağası, acemi birliği, acemi çaylak, acemi er, acemi ocağı, acemi oğlanı

BURMA

[isim]

  • Burmak işi

    Ani bir diş ağrısı gibi, manevi bir sancı ruhumu burmaya başladı. - Hüseyin Cahit Yalçın

  • Sarığıburma
  • Burularak yapılmış altın bilezik

[sıfat]

  • Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış

    Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim. - Halide Edip Adıvar

  • Hadım etme, iğdiş etme

[halk ağzında]

  • Musluk

[halk ağzında]

  • Eğrilmek için bükülmüş yün

[halk ağzında]

  • Yaşken burularak kurutulan ot

    Arabacılık, sararsın burmayı, çalarsın kamçıyı, haylarsın hayvanı geçer gidersin. - Ahmet Rasim

[halk ağzında]

  • Kuru incir

Birleşik Kelimeler: sarığıburma

HARİR (Kelime Kökeni: Arapça ḥarīr)

[isim]

[eskimiş]

  • İpek

MERCİ (Kelime Kökeni: Arapça merciʿ)

[isim]

  • Başvurulacak yer veya makam

    O devirlerde devletin yüksek kademeli mercilerine 'kapu' denirdi. - Samiha Ayverdi

Birleşik Kelimeler: adli merci, yetkili merci

MECRA (Kelime Kökeni: Arapça mecrā)

[isim]

[coğrafya]

  • Yatak

[mecaz]

  • Bir işin gidişi, bir olayın doğrultusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mecrası değişmek
  • mecrasında gitmek

RUMBA (Kelime Kökeni: Fransızca rumba)

[isim]

  • Küba'dan Amerika ve Avrupa'ya yayılan bir dans
  • Bu dansın müziği

    Caz, o yıl çok yayılan bir rumbayı çalıyor. - Necati Cumalı

RECİM (Kelime Kökeni: Arapça recm)

[isim]

[eskimiş]

  • Taşa tutma, taşa tutarak öldürme

Birleşik Kelimeler: recmetmek

ACİBE (Kelime Kökeni: Arapça ʿacībe)

[isim]

[eskimiş]

  • Görülmemiş, alışılmamış, şaşılacak veya yadırganacak şey