HALSİZCE Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

HALSİZCE harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli HALSİZCE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HİCAZ15, HACİZ15, CİHAZ15, AHİZE12, SİZCE12, CAHİL12, CEHİL12, CAİZE11, CEZAİ11, HELİS10, HALİS10, İSHAL10, İHLAS10, SİLAH10, SAHİL10, HAİLE9, İHALE9, İLAHE9, ALİZE8, İZALE8, İSALE6

İSALE (Kelime Kökeni: Arapça isāle)

[isim]

[eskimiş]

  • Akıtma

ALİZE (Kelime Kökeni: Fransızca alizé)

[isim]

[coğrafya]

  • Tropikal bölgelerdeki denizlerde bütün yıl süresince düzenli esen rüzgâr

    Alizeler, Ekvator'un kuzeyinde kuzeydoğudan, Ekvator'un güneyinde ise güneydoğudan eserler.

Birleşik Kelimeler: üst alize

İZALE (Kelime Kökeni: Arapça izāle)

[isim]

[eskimiş]

  • Yok etme, giderme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • izale etmek

Birleşik Kelimeler: izaleişüyu

HAİLE (Kelime Kökeni: Arapça hāʾile)

[isim]

[eskimiş]

  • Çok acıklı olay

    Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile - Faruk Nafiz Çamlıbel

[edebiyat]

  • Manzum biçimde yazılmış trajedi

İHALE (Kelime Kökeni: Arapça iḥāle)

[isim]

[ticaret]

  • İş, mal vb.ni birçok istekli arasından en uygun şartlarla kabul edene verme, eksiltme veya artırma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ihale etmek
  • ihaleye çıkarılmak

İLAHE (Kelime Kökeni: Arapça ilāhe)

[isim]

  • Tanrıça

HELİS (Kelime Kökeni: Fransızca hélice)

[isim]

[matematik]

  • Bir silindirin ana doğrularını sabit bir açı altında kesen eğri

HALİS (Kelime Kökeni: Arapça ḫāliṣ)

[sıfat]

  • Katışık olmayan, katışıksız, saf

    Devşirme değil, cetbecet Türk, özüm gibi halis Sivaslı, aslan gibi kumandan. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: halis muhlis, halisüddem

İSHAL (Kelime Kökeni: Arapça ishāl)

[isim]

  • Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarma, sürgün, ötürük, iç sürme, cır cır, amel, linet, kabız karşıtı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ishal olmak

Birleşik Kelimeler: kanlı ishal

İHLAS (Kelime Kökeni: Arapça iḫlāṣ)

[isim]

  • Temiz sevgi ve yürekten bağlılık

[din bilgisi]

  • İbadetlerdeki içtenlik

[isim]

[din bilgisi]

  • Kur'an surelerinden biri

SİLAH (Kelime Kökeni: Arapça silāḥ)

[isim]

  • Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araç

[mecaz]

  • Savunmak veya saldırmak için kullanılan nesne, etken araç

[mecaz]

  • Bir konuda etkili her şey

    Yalnız katlanmamı değil katlanmam gereken şeyi yapması için eline silah vermemi de istiyordu. - Reha Mağden

Ata Sözleri ve Deyimler

  • silaha davranmak
  • silaha sarılmak
  • silah atmak
  • silah başı etmek
  • silah başına
  • silah çatmak
  • silah çekmek
  • silah patlamak
  • silah silaha girmek

Birleşik Kelimeler: silahaltı, silah arkadaşı, silahhane, ateşli silah, kimyasal silah, konvansiyonel silah, nükleer silah, pompalı silah, lav silahı

SAHİL (Kelime Kökeni: Arapça sāḥil)

[isim]

  • Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka, yalı

    Üzerinde resmî elbise olduğu hâlde onu, sahile yanaşmış duran küçük ve meçhul bir sandala doğru ilerlerken görüyoruz. - Esat Mahmut Karakurt

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sahile bindirmek
  • sahile vurmak

Birleşik Kelimeler: sahil boyu, sahil çizgisi, sahil devriyesi, sahil kordonu, sahil koruma, sahil seyri, sahil şeridi

CA

[kimya]

  • Kalsiyum elementinin simgesi

CEZA (Kelime Kökeni: Arapça cezāʾ)

[isim]

  • Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım

    O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum. - Elif Şafak

[hukuk]

  • Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım

    Cezasını tamamlayana kadar tek kişilik bir koğuşta kalmış. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ceza almak
  • ceza çekmek
  • ceza görmek
  • ceza kesmek
  • cezasını bulmak
  • cezasını çekmek
  • ceza vermek
  • cezaya çarptırmak
  • ceza yazmak
  • ceza yemek

Birleşik Kelimeler: ceza alanı, ceza atışı, cezaevi, ceza hukuku, ceza reisi, ceza sahası, ceza vuruşu, ağır ceza, nakdî ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır hapis cezası, ağır para cezası, beden cezası, disiplin cezası, hafif hapis cezası, idam cezası, kınama cezası, kürek cezası, ölüm cezası, para cezası, pranga cezası

AHİZE (Kelime Kökeni: Arapça āḫiẕe)

[isim]

  • Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça

    Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular. - Mithat Cemal Kuntay