HAKİKİ ile Oluşan Kelimeler (HAKİKİ Kelime Türetme)

HAKİKİ harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. HAKİKİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Hakiki kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

HAKİKİ10

4 Harfli Kelimeler

HAKİ8, AKİK4

3 Harfli Kelimeler

AHİ7, HAK7, KAH7, İKİ3, İKA3, KİK3, KAK3

2 Harfli Kelimeler

AH6, HA6, AK2, Kİ2

AK

[isim]

  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan
  • Beyaz leke

    Bir gözünde akı var.

[sıfat]

[mecaz]

  • Temiz

[sıfat]

[mecaz]

  • Dürüst

[sıfat]

[mecaz]

  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı

Kİ (Kelime Kökeni: Farsça ki)

[bağlaç]

  • Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz
  • Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz

    Siz ki beni tanırsınız, niçin böyle düşünüyorsunuz?

  • `Öyle, o kadar, o denli` vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz
  • İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz

    Kapağı kaldırmış ki sandık bomboş. Bir de ağzıma aldım ki şeker gibi tadı var.

  • İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz

    Ama o bir şey yapmamıştı ki onun hiç kabahati yoktu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Yakınma, kınama vb. duyguları anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz

    O beni sevmez ki! Sana güvenilmez ki!

  • Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz

    Acaba gelmez mi ki? Bunu bana bırakırlar mı ki? Acaba ceza verirler mi ki?

  • Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi

Birleşik Kelimeler: hâlbuki, vakta ki, kaldı ki

İKİ

[isim]

  • Birden sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 2 ve II rakamlarının adı

[sıfat]

  • Birden bir artık

    Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iki ahbap çavuş
  • iki arada bir derede (kalmak)
  • iki arada kalmak
  • iki arslan bir posta sığmaz
  • iki at bir kazığa bağlanmaz
  • iki ateş arasında kalmak
  • iki ayağını bir pabuca sokmak
  • iki baş bir kazanda kaynamaz
  • iki baştan olmak
  • iki cambaz bir ipte oynamaz
  • iki cami arasında kalmış beynamaz
  • iki çıplak bir hamama yakışır
  • iki çift laf (veya lakırtı veya söz) etmek
  • iki deliye bir uslu koymuşlar
  • iki dinle bir söyle
  • iki dirhem bir çekirdek
  • iki el bir baş için
  • iki eli (birinin) yakasında olmak
  • iki eli (kızıl) kanda olsa
  • iki eli böğründe kalmak
  • iki elim yanıma gelecek
  • iki eli şakaklarında düşünmek
  • iki eli yanına gelmek
  • iki emini bir yemin aralar
  • iki gönül bir olunca samanlık seyran olur
  • iki gözü iki çeşme
  • iki gözü iki çeşme ağlamak
  • iki gözüm kör olsun
  • iki hırtı bir pırtı
  • iki kaptan bir gemiyi batırır
  • iki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış
  • iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak
  • iki kat olmak
  • iki kere iki dört eder
  • iki kulak bir dil için
  • iki lafı (veya sözü) bir araya getirememek
  • iki lakırtı etmek
  • iki lakırtıyı bir araya getirmek
  • iki ölç, bir biç
  • iki rahmetten (veya iyilikten) biri
  • iki satır laf etmek (veya konuşmak)
  • iki seksen uzanmak
  • ikisi bir kapıya çıkmak
  • ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar
  • iki söz bir pazar
  • iki testi tokuşunca biri elbet kırılır
  • iki tımar bir yem yerine geçer
  • iki ucu boklu değnek
  • iki ucunu bir araya getirememek
  • iki yakası bir araya gelmemek
  • iki yakasını bir araya getirememek

Birleşik Kelimeler: iki anlamlı, iki ayaklı, iki başlı, iki bir, ikibuçukluk, iki büklüm, iki canlı, iki cihan, iki cinslikli, iki çenekliler, iki çenetli, ikiçifte, iki dilli, iki düzlemli, iki eşeyli, iki evcikli, iki fazlı, iki geçeli, iki gözüm, iki kanatlılar, iki katlı, iki nokta, iki paralık, iki parmaklı, iki şekilli, ikitek, iki tek, ikitelli, iki terimli, iki yaşamlı, ikiyüzlü, iki yüzlü, ikide bir, ikide birde, beş iki, bir iki, üç iki, onikitelli, yetmiş iki millet

KİK (Kelime Kökeni: İngilizce gig)

[isim]

[denizcilik]

  • Futa

    Kısacık boyuyla üç çifte kikine yerleşerek dümen kullanırdı. - Abdülhak Şinasi Hisar

KAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu

    İki sipahinin yancıklarında biraz peksimet, biraz da dut kakı olduğu hâlde daha bir lokma yemiş değillerdi. - Nihal Atsız

[sıfat]

[mecaz]

  • Zayıf ve kuru (kimse)

AKİK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳīḳ)

[isim]

[jeoloji]

  • Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş

AH

[isim]

  • İlenme, beddua

[ünlem]

  • (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz

    Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[ünlem]

  • (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz

    Ah başım!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ah alan onmaz
  • ah almak
  • ah çekmek
  • ah etmek
  • ahı çıkmak
  • ahını almak
  • ahını yerde koymamak
  • ahı tutmak
  • ahı yerde kalmamak
  • ah yerde kalmaz

Birleşik Kelimeler: ah vah, ahuvah

HA

[ünlem]

  • İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

    Ha göreyim seni! Ha gayret!

  • (ha:) Şaşma anlatan bir söz

    Amma güzel ha! Öyle oldu ha!

  • (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz

    Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum. - Attila İlhan

  • (ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz

    Ha, miralay arzu ederse o başka tabii! - Attila İlhan

[bağlaç]

  • Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

    Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

[bağlaç]

  • Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

    Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

[edat]

[kaba konuşmada]

  • Evet

[teklifsiz konuşmada]

  • (ha:) Soru bildiren bir söz

    Sen de geldin ha?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ha babam (ha)
  • ha babam de babam
  • ha bire
  • ha deyince
  • ha gayret
  • ha şöyle
  • ha şunu bileydin

[kimya]

  • Hahniyum elementinin simgesi

AHİ

[sıfat]

  • Cömert

[isim]

[halk ağzında]

  • Kardeş

[isim]

  • Ahilik ocağından olan kimse

HÂK (Kelime Kökeni: Farsça ḫāk)

[isim]

[eskimiş]

  • Toprak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hâk ile yeksan etmek
  • hâk ile yeksan olmak

[isim]

  • Adalet

    Haktan ayrılmamalı.

  • Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç

    Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler. - Burhan Felek

  • Dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, doğruluk

    Bu davada hak görmüyorum.

  • Verilmiş emekten doğan manevi yetki

    Ana hakkı ödenmez.

  • Pay

    Makas hakkı. Komşu hakkı.

  • Emek karşılığı ücret

[sıfat]

  • Doğru, gerçek

    Karacaoğlan der ki sözüm haktır. - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hak (veya hakkını) yemek
  • hak deyince akan sular durur
  • hak etmek
  • hak kazanmak
  • hakkı geçmek
  • hakkı için
  • hakkından gelmek
  • hakkını aramak
  • hakkını helal etmek
  • hakkını vermek
  • hakkı olmak
  • hakkı ödenmemek
  • hakkı tanımak
  • hakkı var
  • hak vermek
  • hak yerini bulur (veya yerde kalmaz)

Birleşik Kelimeler: hak ediş, hak ihlali, hakkıhıyar, hakkıhuzur, hakkımüktesep, hak kısıtlaması, hak kuşu, hakkısükût, haksever, haktanır, hak yolu, ayni hak, emrihak, ihkakıhak, kazanılmış hak, müktesep hak, barut hakkı, buluş hakkı, cevap hakkı, geçiş hakkı, geçit hakkı, gösterme hakkı, göz hakkı, huzur hakkı, iltica hakkı, intifa hakkı, irtifak hakkı, isim hakkı, kabotaj hakkı, konuşmama hakkı, kul hakkı, makas hakkı, oy hakkı, ölme hakkı, ön alım hakkı, özlük hakkı, patent hakkı, rücu hakkı, rüçhan hakkı, sarraflık hakkı, seçilme hakkı, seçme hakkı, sığınma hakkı, susma hakkı, sükût hakkı, şufa hakkı, takdir hakkı, telif hakkı, tuz ekmek hakkı, veto hakkı, yanıt hakkı, yasama hakkı, yazar hakkı, yumruk hakkı, hasta hakları

[isim]

[eskimiş]

  • Maden, ağaç, taş üzerine elle yazı veya şekil oyma, kazı

    Mühür hakki.

  • Kâğıttaki yazıyı kazıma, kazı

    Resmî kâğıtlarda hak ve silinti yasaktır.

Birleşik Kelimeler: hakketmek

[isim]

[din bilgisi]

  • Tanrı

    Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal. - Mehmet Akif Ersoy

Ata Sözleri ve Deyimler

  • Hak getire
  • Hakk'ın rahmetine kavuşmak (veya Hakk'a kavuşmak veya Hakk'a yürümek)

Birleşik Kelimeler: Hak dini, Cenabıhak

KÂH (Kelime Kökeni: Farsça gāh)

[zarf]

  • Ara sıra

    İstanbul bu yüzden kâh gazsız kâh elektriksiz ve kâh kömürsüz kalabilir. - Burhan Felek

HÂKÎ (Kelime Kökeni: Farsça ḫāk + Arapça -ī)

[isim]

  • Yeşile çalan toprak rengi

[sıfat]

  • Bu renkte olan

HAKİKİ (Kelime Kökeni: Arapça ḥaḳīḳī)

[sıfat]

  • Gerçek

    Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. - Atatürk

  • Niteliği değişmemiş, aslına uygun olan

    Hakiki Türk tütünü.