HAFRİYAT Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
HAFRİYAT harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli HAFRİYAT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Hafriyat ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Hafriyat olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
HAYFA17,
ATARİ
- Bilgisayarlarda basit programlarla düzenlenmiş bir oyun türü
ARİYA (Kelime Kökeni: İtalyanca aria)
- Sancağı, yelkeni veya sereni direkten aşağı alma
HARTA
- `Sırasız, saygısız davranışlarda bulunmak` anlamındaki hartası hurtası olmamak deyiminde geçen bir söz
İHATA (Kelime Kökeni: Arapça iḥāṭa)
- Kuşatma
-
Kavrayış, anlayış
Biz zengin burjuvalıkla değil, irfan ve ihatamızla övünüyoruz. - Asaf Halet Çelebi
Ata Sözleri ve Deyimler
- ihata etmek
İHTAR (Kelime Kökeni: Arapça iḫṭār)
-
Uyarma, dikkat çekme, uyarı
Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı. - Osman Cemal Kaygılı
- Bir şeyi birine hatırlatma
Ata Sözleri ve Deyimler
- ihtarda bulunmak
- ihtar etmek
Birleşik Kelimeler: ihtarname
RAHAT (Kelime Kökeni: Arapça rāḥat)
- İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
-
Üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan
Ben o kadar rahatım, öyle okşayıcı, huzur ve mutluluk verici tatlı rüzgâr karşısındayım ki... - Refik Halit Karay
-
Sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen
Ben sana güzel ve rahat bir oda hazırlattım. - Peyami Safa
-
Aldırmaz, gamsız
Rahat adam.
-
Kolay bir biçimde, kolaylıkla
İstersen beraber gidelim. Haydi al torbanı. Bir saatte rahat varırız. - Memduh Şevket Esendal
- `Hazır ol` durumunda bulunanlara, oldukları yerde serbest bir durum almaları için verilen komut
Ata Sözleri ve Deyimler
- rahata ermek
- rahata kavuşmak
- rahat batmak
- rahat bırakmak
- rahat bırakmamak (veya vermemek)
- rahat durmak
- rahat etmek
- rahatı kaçmak
- rahatına bakmak
- rahat kıçına batmak
- rahat olmak
- rahat yüzü görmemek
Birleşik Kelimeler: rahat döşeği, rahat duruş, rahat rahat
TARİH (Kelime Kökeni: Arapça tārīḫ)
- Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz
- Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bilim
-
Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı
Sen bana bir ata yadigârısın, geçmişin tarihini saklayan kutsal bir tomarsın! - Refik Halit Karay
-
Tarih kitabı
Cevdet Paşa'nın Osmanlı Tarihi.
-
Tarih dersi
Ertesi gün tarih imtihanı vardı. - Yusuf Ziya Ortaç
Ata Sözleri ve Deyimler
- tarih atmak (veya koymak)
- tarih düşürmek
- tarihe geçmek
- tarihe karışmak
Birleşik Kelimeler: tarih öncesi, tarih yanılgısı, hicri tarih, miladi tarih, mücevher tarih, sözlü tarih, doğum tarihi, edebiyat tarihi, son kullanma tarihi, yazın tarihi, fi tarihinde
TAHRA (Kelime Kökeni: Farsça dehre)
- Bir tür eğri budama bıçağı
HAYTA
- Osmanlıların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uç boylarında görevli sınıflarından biri
-
Başıboş, bir baltaya sap olamamış, apaş, serseri
Ötedeki masada birtakım hayta gençler cıvık cıvık gülüşüyor. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Toroslarda yaşayan bir Yörük aşireti
HATAY
- Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
HAYAT (Kelime Kökeni: Arapça ḥayāt)
- Canlı, sağ olma durumu
-
Yaşam
Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım. - Halit Fahri Ozansoy
-
Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı
Köy hayatı. Gece hayatı.
-
Meslek
Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı. - Reşat Nuri Güntekin
-
Geçim şartlarının bütünü
Hayatımı yazılarımla kazanırım. - Halide Edip Adıvar
-
Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma
Bu köyde hiç hayat yok.
-
Yazgı
Hayat onları bir türlü birleştirmedi.
-
Yaşamayı sağlayan şartların bütünü
Ayda hayat yok.
-
Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi
Atatürk'ün hayatı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- hayata atılmak
- hayata bağlamak
- hayata geçirmek
- hayata gözlerini yummak (veya kapamak)
- hayata küsmek
- hayat geçirmek
- hayatı cehennem etmek
- hayatı kaymak
- hayatına girmek
- hayatından çıkarmak
- hayatını (birine) borçlu olmak
- hayatını kazanmak
- hayatının baharında olmak
- hayatının baharını yaşamak
- hayatını yaşamak
- hayat memat meselesi (yapmak veya olmak)
- hayatta olmak
- hayat vermek
Birleşik Kelimeler: hayat adamı, hayatağacı, hayat arkadaşı, hayat boyu, hayat dersi, hayat dolu, hayat düzeyi, hayat felsefesi, hayat hikâyesi, hayat kadını, hayat kavgası, hayat mücadelesi, hayat okulu, hayat öpücüğü, hayat öyküsü, hayat pahalılığı, hayat seviyesi, hayat sigortası, hayat standardı, hayat şartları, hayat tarzı, abıhayat, bitkisel hayat, kaydıhayat, lüks hayat, ömrühayat, özel hayat, sosyal hayat, aile hayatı, bohem hayatı, cehennem hayatı, çalışma hayatı, gece hayatı, iş hayatı, komün hayatı, yazı hayatı
- Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa
- Avlu
- Balkon
- Sundurma
İFRAT (Kelime Kökeni: Arapça ifrāṭ)
-
Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı
İfratlar bırakılırsa bürokrasiye karşı her türlü şiddet benim hoşuma gider. - Falih Rıfkı Atay
Ata Sözleri ve Deyimler
- ifrata kaçmak
- ifrata vardırmak
Birleşik Kelimeler: ifrat derecede, ifrat tefrit
İFTAR (Kelime Kökeni: Arapça ifṭār)
- Oruç açma, oruç bozma
- İftar vakti
-
Ramazanda akşam yemeği
İftara çağırmak.
Ata Sözleri ve Deyimler
- iftar etmek
Birleşik Kelimeler: iftar sofrası, iftar tabağı, iftar topu, iftar vakti, iftar yemeği, iftar zamanı
RAFİT (Kelime Kökeni: Fransızca raphide)
- Bazı hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan, iğne biçiminde billur madde
TARAF (Kelime Kökeni: Arapça ṭaraf)
-
Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak. - Elif Şafak
-
Yön, yan, doğrultu
Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor. - Memduh Şevket Esendal
-
Yöre, yer
Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu. - Haldun Taner
-
İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri
Karşı tarafın adamları.
-
Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi
Evine görücü gelecek kız tarafı strese girerdi. - Üstün Dökmen
-
Bir şeyin belli bölümü, kısmı
Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- taraf (veya tarafını) tutmak
- tarafa olmak (veya çıkmak)
- taraf çıkmak (veya olmak)
- taraf gözetmek
Birleşik Kelimeler: alt tarafı, baba tarafı, üst tarafı