HAFİFMEŞREPLİK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

HAFİFMEŞREPLİK harflerini içeren 7 harfli 40 kelime bulunuyor. 7 harfli HAFİFMEŞREPLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MEFAHİR18, FİŞLEME17, ŞİFLEME17, FİŞEKLİ16, ŞEREFLİ16, ŞİFRELİ16, HEMŞİRE15, MAHŞERİ15, PİŞİRME15, PEKİŞME15, AKŞEHİR14, PİŞEKAR14, ŞEHİRLİ14, AMPİRİK12, AMİPLER12, EPRİMEK12, EMRİHAK12, HAKEMLİ12, İPLEMEK12, İPİLEME12, MERHALE12, AŞERMEK11, ERİŞMEK11, EŞİLMEK11, HİLEKAR11, İŞLEMEK11, İLİŞMEK11, KELEPİR11, KEMİRİŞ11, MEŞELİK11, PALİKİR11, ŞEKERİM11, ŞAİRLİK10, ŞEKERLİ10, AMİRLİK8, EMİRLİK8, İRKİLME8, İKİLEME8, KEMERLİ8, MELAİKE8

AMİRLİK

[isim]

  • Amir olma durumu

    Sesinde hayat için didinenlerin amirliği vardı. - Halide Edip Adıvar

EMÎRLİK

[isim]

  • Beylik

İRKİLME

[isim]

  • İrkilmek işi

    Bu kelime, birdenbire insana şöyle bir irkilme verir. - Necip Fazıl Kısakürek

İKİLEME

[isim]

  • İkilemek işi

[dil bilgisi]

  • Anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanması, anlamları birbirine yakın, karşıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılması: Yavaş yavaş, irili ufaklı, aşağı yukarı gibi

KEMERLİ

[sıfat]

  • Üzerinde kemeri olan veya kemer takılmış olan

    Kumardan aldığı ilk parayla siyah satenden arkası kemerli iki adet iç yelek yaptırdı. - Lâtife Tekin

  • Kemer biçiminde olan

    Orhan'ın kemerli kapıdan içeriye koşa koşa girdiğini görmedi. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Kavisli olan

    Kemerli burun.

MELAİKE (Kelime Kökeni: Arapça melāʾike)

[isim]

[din bilgisi]

  • Melekler

[halk ağzında]

  • Melek gibi güzel kadın

    Yerin melaikesi misin yoksa cennetin hurisi mi? - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: tınmaz melaike

ŞAİRLİK

[isim]

  • Şair olma durumu, ozanlık

    Bu koltuk ve bu sohbet, az çok şairlik, ediplik iddiasında bulunan İzzeti Efendi'nin hoşuna gidiyordu. - Ercüment Ekrem Talu

Birleşik Kelimeler: halk şairliği, saz şairliği

ŞEKERLİ

[sıfat]

  • İçinde şeker bulunan
  • Lezzetli, tatlı

    Elmalar ferik elmaları gibi kokulu, şekerli, tatlıdır. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: şekerli kahve, orta şekerli

AŞERMEK

[nesnesiz]

  • Hamilelikte bazı yiyeceklere karşı aşırı düşkünlük göstermek, çok arzulamak veya nefret etmek, tiksinmek

ERİŞMEK

[-e]

  • Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak

    Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş. - Necati Cumalı

  • Bir yere ulaşmak, varmak

    Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir. - Haldun Taner

[nesnesiz]

  • Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak

    Yemişler bu yıl çabuk erişti.

[nesnesiz]

  • Zaman gelip çatmak

    Vakit erişti. Bahar erişti.

EŞİLMEK

[nesnesiz]

  • Eşme işine konu olmak

HİLEKÂR (Kelime Kökeni: Arapça ḥīle + Farsça -kâr)

[sıfat]

  • Hileci

    Münafık, hilekâr, mürai bir adam olarak şöhret almışsınız. - Ercüment Ekrem Talu

İŞLEMEK

[-i]

  • Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek

[nesnesiz]

  • İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak

    Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar şüphesiz sanatının âşığıydı. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • İçine girmek, etkilemek, nüfuz etmek

    O uzun ve derin bakış genç adamın ta yüreğine kadar işlemişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-e]

  • Nakşetmek

    Al bayrağa narin eller işliyor zafer / Uzaklarda yaralanır kahraman nefer - Enis Behiç Koryürek

[nesnesiz]

  • İyi çalışmak, müşterisi bol olmak
  • Durağan durumdan hareketli duruma geçmek, çalışmak
  • Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, öğretmek
  • Düşüncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek

    Ali Rıza Bey bu ilk çocuğu ile, bir çiçek meraklısı, bahçesiyle oynar gibi oynamış, onu ancak kendi hayalinde yaşayan mükemmel insan maddelerine göre işlemişti. - Reşat Nuri Güntekin

[-den]

  • İşlek, etkin durumda olmak

    Lütfügiller büyücek bahçelerinin ana yola açılan kapısından işlerlerdi. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Çıban, olgunlaşma yolunda olmak

[nesnesiz]

  • Yara, kapanmamak

[nesnesiz]

  • Gidip gelmek

    Şimdi otomobillerin, otobüslerin işledikleri asfalt caddeden bir zamanlar ne kervan ne insan geçerdi. - Sermet Muhtar Alus

  • Hesapları, kayıtları düzenli olarak tutmak veya gereken yere aktarmak

    Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum. - Erhan Bener

  • Herhangi bir ürünü satışa sunulmadan önce birtakım işlemlerden geçirmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • işleyen demir pas tutmaz (veya ışıldar)

Birleşik Kelimeler: özişler

İLİŞMEK

[-e]

  • Bir şeye hafifçe dokunmak, takılmak

    Elim çiçeklere ilişti, vazo devrildi.

  • Elini sürmek, dokunmak

    Bir sancılı yerine dokunmuşum gibi ızdırapla 'bırak, ilişme' diye inledi. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir şeyin kenarına kısa bir süre için oturmak

    Sonra gene usulca hastanın karyolasına yandan ilişerek oturdu. - Necati Cumalı

  • Karışmak, rahat vermemek, müdahale etmek

    Sanat edebiyat açısından, derginin politikasıyla tam uyuşmasa da burada tek satırıma ilişmediler. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Değinmek, sözünü etmek

    O konuya hiç ilişmedik.

[halk ağzında]

  • Şaka etmek

KELEPİR

[isim]

  • Değerinden çok aşağı bir fiyatla alınan veya alınabilecek olan şey, okazyon

    Ben akıllı olmasaydım bu kelepiri elden kaçırırdım. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelepire konmak
  • kelepir yakalamak