HADDİKİFAYE Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
HADDİKİFAYE harflerini içeren 4 harfli 34 kelime bulunuyor. 4 harfli HADDİKİFAYE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HAFİ14,
AYAK
- Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
- Bacak
-
Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri
İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var.
-
Vücudun belden aşağı bölümü
Ayağına bir pantolon çekti.
-
Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi
Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız.
- Basamak
- Futun küpü alınarak hesaplanan değer
- Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
- Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut
- Göl ayağı
- Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
-
Halk edebiyatında uyak
Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler. - Salâh Birsel
-
Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta
Dikme ayağı.
- Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
- Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
- Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayağa düşmek
- ayağa fırlamak
- ayağa kaldırmak
- ayağa kalkmak
- ayağı (veya ayakları) dolaşmak
- ayağı (veya ayakları) suya ermek
- ayağı alışmak
- ayağı almak
- ayağı düşmek
- ayağı düze basmak
- ayağı gitmemek
- ayağı ile gelmek
- ayağına (veya ayaklarına) kapanmak
- ayağına bağ olmak
- ayağına bağ vurmak
- ayağına çağırmak
- ayağına çelme takmak
- ayağına dolanmak (veya dolaşmak)
- ayağına düşmek
- ayağına geçirmek
- ayağına gelmek
- ayağına getirmek
- ayağına gitmek
- ayağına ip takmak
- ayağına kira istemek
- ayağına sağlık
- ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim?
- ayağına sıkmak
- ayağına üşenmemek
- ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına
- ayağını (veya ayaklarını) altına almak
- ayağını (veya ayaklarını) öpeyim
- ayağını (veya ayaklarını) sürümek
- ayağını alamamak
- ayağını bağlamak
- ayağını çekmek
- ayağını denk almak
- ayağını denk basmak
- ayağını giymek
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayağının (veya ayaklar) altında
- ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim
- ayağının altına almak
- ayağının altına karpuz kabuğu koymak
- ayağının bağını çözmek
- ayağının bastığı yerde ot bitmez
- ayağının pabucunu başına giymek
- ayağının pabucu olamamak
- ayağının tozu ile
- ayağının tozunu silmeden
- ayağının türabı olmak
- ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
- ayağını tek almak
- ayağını vurmak
- ayağını yorganına göre uzat
- ayağı yerden kesilmek
- ayağı yürüten baştır
- ayak açmak (veya vermek)
- ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
- ayak almak
- ayak atmak
- ayak atmamak
- ayak ayak üstüne atmak
- ayak basmak
- ayak basmamak
- ayak çekmek
- ayak değiştirmek
- ayak diremek
- ayaklar altına almak
- ayaklar baş, başlar ayak olmak
- ayakları geri geri gitmek
- ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek
- ayaklarının (veya ayağının) ucuna basmak
- ayaklarını yerden kesmek
- ayakları üstünde durmak
- ayakları yere değmemek
- ayak sürümek
- ayak tutmak
- ayak uydurmak
- ayak üstünde olmak
- ayak vermek
- ayak yapmak
Birleşik Kelimeler: ayakaltı, ayak atışı, ayak bağı, ayakbastı, ayak bileği, ayak divanı, ayak hatası, ayak havlusu, ayak işi, ayak izi, ayakkabı, ayak keseri, ayak kirası, ayak oyunu, ayak perde, ayak satıcısı, ayak tabanı, ayaktakımı, ayak tarağı, ayak tedavisi, ayak tenisi, ayak teri, ayak topu, ayakucu, ayak ucu, ayaküstü, ayaküzeri, ayakyolu, ayağı bağlı, ayağı uğurlu, ayağı üzengide, ayağına çabuk, ağırayak, altıncı ayak, arka ayak, beşinci ayak, bir ayak evvel, birinci ayak, çatal ayak, dördüncü ayak, dört ayak, düzayak, giderayak, gömme ayak, ikinci ayak, kırkayak, önayak, ön ayak, sacayak, takma ayak, üçayak, üçüncü ayak, yalancı ayak, yalın ayak, yarım ayak, tepeden ayağa, danaayağı, domuzayağı, duvar ayağı, eli ayağı düzgün, göl ayağı, horozayağı, itayağı, kazayağı, kediayağı, kurtayağı, sacayağı, tavşanayağı, tavukayağı, turnaayağı, eline ayağına çabuk
ADAK
-
Adanılan şey, nezir
Hanım, bu aldığınız şeylerin adağını unuttunuz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Ata Sözleri ve Deyimler
- adak adamak
EDİK
- Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
- Kısa çizme
İADE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāde)
-
Alınmış bir şeyi geri verme
Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı. - Refik Halit Karay
- Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme
- Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme
- İadeli
Ata Sözleri ve Deyimler
- iade etmek
Birleşik Kelimeler: iadeiitibar, iadeiziyaret, vergi iadesi
İDEA (Kelime Kökeni: Yunanca)
-
Düşünce
İdea akılla algılananın en üst aşamasını yani kavramı tanımlar. - Azra Erhat
KAYA
-
Büyük ve sert taş kütlesi
Yolun kenarındaki kayanın üstüne küfesini koydu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
- Kayaç
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaya gibi
- kaya uçmazsa dere dolmaz
Birleşik Kelimeler: kaya balığı, kayabaşı, kaya güvercini, kaya hanisi, kaya horozu, kaya keleri, kaya lifi, kaya örümceği, kaya sansarı, kaya sarımsağı, kaya suyu, kaya tuzu, azmankaya, cam kaya, kesme kaya, kör kaya, mantar kaya, sapkın kaya, akınkayası, kömürkayası, kumkayası, sazkayası, tatlısu kayası
KEDİ
-
Kedigillerden, memeli, köpek dişleri iyi gelişmiş, çevik ve kuvvetli, evcil, küçük hayvan, pisik (Felis domesticus)
Evcil kedi. Ankara kedisi. Van kedisi.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek veya seyretmek)
- kedi gibi
- kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
- kedi ile harara (veya çuvala) girmek
- kedi ile köpek gibi
- kedi ne, budu ne?
- kedinin boynuna ciğer asılmaz
- kedinin gideceği samanlığa kadar
- kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
- kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı
- kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
- kedi olalı bir fare tuttu
- kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
- kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak
- kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş
- kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır
Birleşik Kelimeler: kediayağı, kedi balı, kedi balığı, kedibastı, kedidili, kedigözü, kedi nanesi, kedi otu, kediyaladı, Ankara kedisi, bozkır kedisi, denizkedisi, külkedisi, Siyam kedisi, Van kedisi, yaban kedisi
YAKA
-
Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü
Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Giysilerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası
-
Kıyı, kenar, taraf
Sokağın karşı yakasına geçtiler. - Memduh Şevket Esendal
- Eğik yerey
- Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha
- Semt
- Sahil
- Yelkenlerin kenar ve köşeleri
Ata Sözleri ve Deyimler
- yaka bir tarafta, paça bir tarafta
- yakadan atmak
- yakadan geçirmek
- yaka ısırmak
- yakası açılmadık
- yakasına (veya yakasından) asılmak (veya yapışmak)
- yakasına çökmek
- yakasına sarılmak
- yakasını bırakmamak
- yakasını kaptırmak
- yaka silkmek
- yakayı (veya yakasını) kurtarmak (veya sıyırmak)
- yakayı ele vermek
Birleşik Kelimeler: yaka kartı, yaka paça, balıkçı yaka, bisiklet yaka, degaje yaka, haydari yaka, karayaka, kayık yaka, sosis yaka, şapşal yaka, V yaka
ADAY
-
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
Babası da beni damat adayı olarak görüyordu. - Mahmut Yesari
-
Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir. - Anayasa
Ata Sözleri ve Deyimler
- aday göstermek
- aday olmak
Birleşik Kelimeler: aday adayı
DİYE
- Herhangi bir yargıya vararak
- Niteleyerek
-
Diyerek
Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını - Faruk Nafiz Çamlıbel
DİYA (Kelime Kökeni: Fransızca diapositive sözünün kısaltılmış biçimi)
- Slayt
DİDE (Kelime Kökeni: Farsça dīde)
- Göz
DEYİ
- Dil, söz, işaret, mimik vb. anlatım araçlarının bütünü, logos
- Hristiyan felsefesinde Tanrı kelamını insanlara ulaştıran oğul, logos
Birleşik Kelimeler: ön deyi
DAYE (Kelime Kökeni: Farsça dāye)
- Dadı
HÂKÎ (Kelime Kökeni: Farsça ḫāk + Arapça -ī)
- Yeşile çalan toprak rengi
- Bu renkte olan